www.ocianews.com/ bedava bahis bahis siteleri
Bugun...


Basında Bugün

facebook-paylas
Seçimlere giderken Anayasa mı büyük Erdoğan mı?
Tarih: 21-01-2023 21:09:00 Güncelleme: 21-01-2023 21:09:00


Uzun zamandır beklenen seçim tarihini Cumhurbaşkanı Erdoğan 14 Mayıs 2023 olarak açıkladı. Gelişmeleri yakından takip etmeye çalışan birisi olarak önümüzdeki seçimlerin muhtemelen 14 Mayıs’ta yapılacağını bu köşede dört ay önceki yazımda öngörmüştüm. Bu tarihin resmiyet ve kesinlik kazanması ile ilgili Anayasal ve yasal engeller kamuoyunda tartışılıyor. Ben de bu yazımda seçime gidilme yöntemi, tarihinin belirlenmesi ve Erdoğan’ın adaylığı konusunu herkesin anlayabileceği açıklıkta izaha çalışacağım.

SEÇİMİN 3 SORUSU: YÖNTEM… TAKVİM... ADAYLIK…
Anayasaya göre 18 Haziran 2023 tarihinde yapılacak seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılması çok açık bir erken seçimdir. Anayasada “erken seçim” diye bir tanım yok, sadece “seçimleri yenileme” düzenlemesi var. Eğer alınan karar bir “seçim yenilemesi” ise Anayasa bunun da usullerini belirlemiş. Bu da iki şekilde olabiliyor; Anayasa 116’ya göre yenileme kararını ya TBMM 5/3 çoğunlukla (360 vekil) alacak ya da Cumhurbaşkanı bizzat alacak. Muhalefetin itirazı sebebiyle Meclisin 5/3 çoğunlukla bu kararı alamayacağı görülüyor.

Anayasa Madde 101’e göre bir kişi en fazla 2 kez Cumhurbaşkanı olabiliyor. Madde 116’ya göre ise; “Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir”. Yani Meclisin seçim yenileme kararı ile Erdoğan 3. Kez aday olabiliyor. Ancak Cumhurbaşkanı Meclisi feshedip seçim yenileme kararı alırsa, kendisi aday olamıyor.

18 Haziran’dan önce yapılacak her seçim “seçimlerin yenilenmesi”dir. “Seçim tarihini öne çekmek” gibi bir yasal veya Anayasal düzenleme yok. Dolayısıyla yapılacak tüm izahat ve “mevsim koşulları” gibi üretilen tüm gerekçeler komik ve boş laflardır. Cumhurbaşkanı bu kararı alırsa yapılan işlem çok açık şekilde “Meclisin feshi” iradesidir ve bu kavramın bıraktığı izlenim kötü olduğundan “seçim tarihini güncelleme” gibi boş laflar kullanıyorlar.

Seçime gitme tarihi bakımından böyle bir esneklik varsayılmış olsaydı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Madde 3/3’te“Cumhurbaşkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev sürelerinin dolmasından önceki son Pazar günü oy verme günüdür. Görev süresi, bir önceki seçim tarihi esas alınarak belirlenir. Oy verme gününden geriye doğru hesaplanacak altmış günlük sürenin ilk günü seçimin başlangıç tarihidir” diye ayrıntılı bir düzenleme yapılmazdı.

ERDOĞAN DA 'CUMHURBAŞKANININ FESİH YETKİSİ YOK' DEMİŞTİ
Cumhurbaşkanının meclisi feshederek erken seçime gidemediğini Erdoğan aslında 6 yıl önceden açıklamıştı. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini getiren 16 Nisan 2017 referandumundan önce yaptığı bir açıklamada “(...) Cumhurbaşkanı 5+5 iki dönem seçilir. Kılıçdaroğlu ‘ikinci dönemde Cumhurbaşkanı Meclis’i feshederse’ demiş. Bir defa cumhurbaşkanının böyle bir Meclisi fesih yetkisi yok. Dürüst ol, yalan söyleme. Cumhurbaşkanı'nın erken seçime götürme yetkisi dahi yok. Bunu ancak Meclis yapabilir. Bunun da oranları var. Bundan dolayı ülkede istikrar oluyor." demişti. Bu beyanından Erdoğan’ın yeni sistemin işleyişini daha başından anladığını, şimdi işine gelmediği için yok saydığını görüyoruz.

Erdoğan’ın erken seçim kararının ve 3. kez adaylığının yasal ve meşru olmadığı aslında çok açık. Peki bu kararlarını nasıl gerekçelendiriyorlar? Tarafsız hukukçular yukarıda ele aldığım konulara itirazlarını Anayasal ve hukuki gerekçeleri ile çok iyi detaylandırıp anlatıyorlar.

İktidara yakın az sayıdaki hukukçular ise bu konularda detaya girmekten genellikle kaçınıyorlar. Savunularında “Erdoğan’ın 2014-2018 ilk dönem cumhurbaşkanlığı yeni sistemden önceydi, o sayılmaz. Erdoğan 2018 sonrasında yürürlüğe giren yeni sisteme göre 2. Kez aday oluyor” demek dışında gerekçe bulamıyorlar.

SEÇİM TAKVİMİ NASIL İŞLEYECEK?
Erdoğan resmi olarak seçimlere gitme kararını alıp resmi gazetede yayınladığında YSK seçim tarihini belirleyecek ve 60 günlük seçim takvimi başlayacak. Eğer seçimin 14 Mayıs’ta olması isteniyorsa Cumhurbaşkanı seçim kararını açıkladıktan birkaç gün sonra, en geç 16 Mart’ta seçim takvimi başlamış olacak.

Seçim sadece oy verme gününden ibaret değil. 2 aylık seçim takviminin başlangıç gününü yasalar ve YSK “seçimin başlangıç günü” olarak tanımlıyor. Bu takvim başladığında hangi seçim kanunu yürürlükte ise onun hükümleri geçerli olacaktır. Seçimin başlangıç tarihi 16 Mart olursa, yani 6 Nisan’dan önce başlayacak tüm seçim takvimlerinde yeni seçim kanunu değil eskisi geçerli olması gerekecek ama bunu yapmayacaklar. İktidarın (ve kontrolündeki YSK’nın) bu hukuksuzluğu da göze aldıkları, bir “yaptık oldu” ile daha seçim suçlarını katmerleyecekleri maalesef belli.

İktidarın yeni seçim yasasındaki ısrarının kendilerince önemli nedenleri var. Seçim barajı yüzde 10’dan 7’ye düşüyor, bu MHP için önemli. Ayrıca eski yasa, ittifak içinde yer alan partilerin oylarını birlikte değerlendirirken, yeni yasa ittifak partilerinin milletvekili dağılımlarını her partinin aldığı oya göre düzenliyor.

DÜĞÜMÜ ÇÖZECEK YSK KARARI ŞİMDİDEN BELLİ Mİ?
Bu konularda son sözü söyleyecek yegâne kurum olan YSK’nın 5 üyesinin görev süresi bu seçimlerden önce bitiyor. Görev süreleri biten 5 üyenin 3’ü 2019’da İmamoğlu'nun kazandığı İBB seçimlerinin iptali yönünde alınan kararın hukuksuz olduğunu söyleyen ve karşı muhalefet şerhi koyan üyelerdi.

Yeni atanacak üyelerin 3’ünü Yargıtay, 2’sini Danıştay seçecek. Danıştay ve Sayıştay’ın mevcut dizaynlarını bildiğimizden, yeni atanacak YSK üyelerinin siyasal profillerini öngörmek de zor olmasa gerektir! 15 üyesinin tamamı son 21 yılda Erdoğan ve AKP döneminde atanmış olan bu YSK tarihi günler yaşıyor. Erdoğan’ın Meclisi feshederek alacağı seçim kararının, 3.kez adaylığının, zamanından önce seçime gidilmesi usulünün ve seçim sonuçlarının olası tartışmalarının hukuka uygun olup olmadığı konularında kararlar verecek. Sadece bu faktör bile tarihin en adil olmayan ve eşitsiz seçimine gidildiğinin göstergesi değil mi? Peki muhalefet bu hukuksuzluklara ne diyor?

MUHALEFETİN SEÇİME KARŞI TAVRI
Muhalefetin seçim konusunda neyi kabul edip etmediği hususlarında bazı karmaşalar var. “Yaptığınız işler ve aldığınız seçim kararı hukuka aykırı olsa bile biz seni sandıkta yeneceğiz” demeye devam ediyorlar. Hukuki dayanaksız bir seçime gitmeyi kabul etmek, tek iradenin yasal mekanizma tanımayan dayatmalarının zımnen kabulü anlamına gelmiyor mu? Muhalefet seçimi her durumda alacağından nasıl bu kadar emin olabiliyor? Hiç hesaba katılmıyor ama iktidar bu hukuk dışı oldubittilerle gideceği seçimleri (ağzımızdan yel alsın!) ya alırsa?

“Seçim tarihine ve adaylığına engel çıkarırsak Erdoğan buradan da mağduriyet devşirir ve seçilme şansını artırabilir” diyor muhalefet ve bu olasılık mevcut elbette. Ancak hukukun yok sayılmasının sineye çekildiği her durumda kaybeden ve pişman olan tarafın yine muhalefet olduğu hep görüldü. Bu sebeplerle, bu seçime gidilirken alınan karar ve yöntemin hukuksuzluğunun çok güçlü bir şekilde vurgulanması, en azından tarihe şerh konulması açısından çok önemlidir.

ANAYASA MI BÜYÜK ERDOĞAN MI?
Bıçak sırtındaki ekonomik parametreleri dengede tutmakta, döviz kurunun patlamasını önlemekte çok ciddi sıkıntı yaşıyorlar. Asgari ücret ve emekli maaşlarında artış, EYT düzenlemesi, konut müjdeleri gibi seçim şekerlerinin seçmende oluşturduğu “işler sanki düzeliyor” yanılsamasının etkileri bitmeden bir an önce seçime gitmeyi planlıyorlar.

Erdoğan koltuğundan kalkmamak adına (kendisi için özel dizayn ettirdiği) Anayasa dâhil çiğnenmeyecek hiçbir kural görmüyor. Aslında eskisini veya yenisini değil, Erdoğan Anayasaları sevmiyor. Daha doğrusu, kendisini minimum engelleme potansiyeli olabilecek tüm kaidelerden nefret ediyor, takmıyor ve bir şekilde aşıyor. Çünkü Anayasayı ve hukuku askıya almadan hiçbir ciddi iş yapamıyorlar.

Açık hukuki gerçeklerin önlerini tıkadığını her hissettiğinde AKP bu durumu toplumun önüne bir “kriz” olarak koyuyor. Sonra bu krizi aşmak için toplum desteğini bir şekilde alıyor, hukuku illegal şekilde aşıp yoluna devam ediyor. 3. Kez aday olamayacağını bilen ve zamanında yapılacak seçimin geç olacağını düşünen Erdoğan şimdi bu krizi de aynı yöntemle aşmaya kararlı.

Güç kendinde olduğu sürece Erdoğan’ın kural tanımazlığının artarak devam ettiğini yeterince iyi gördük. TBMM’yi ilk kez fesheden Cumhurbaşkanı olarak tarihe geçmek pahasına bu seçimi almak istiyor. Bu durumu eleştirenlere de “seçimle ilgili yetkinin kimde olduğunu bilmeyecek kadar cahillerin eline kaldık. Cumhurbaşkanının yetkileri bellidir” diyor. Biz “cahiller” ne yapıyoruz? Hayretler içinde neler olup bittiğini, başımıza daha neler geleceğini şaşkınlıkla izlemeye devam ediyoruz! Öyle mi?

YUSUF FİDAN

https://www.toplumsal.com.tr/secimlere-giderken-anayasa-mi-buyuk-erdogan-mi-makale,41010.html





YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI