BELEDİYECİLİKTE ÇİFTE UYGULAMAYA SON VERİLMELİDİR

                Sayın Okurlarım; bugünkü yazımda geçtiğimiz günlerde Ankara Büyükşehir Belediyesi meclisinde su ücretlerine yapılan %50 indirimin gündeme bomba gibi düşmesini ele alacağım.

                Belediyeler, yerel yönetim organı olup, halka karşı görevlerini en iyi şekilde yürütebilmesi için gelire ihtiyaç duyarlar ve bu gelirleri su, şehir içi taşımacılık, emlak vergisi, oto parklar, Pazar yerleri ve diğer yerlerden alınan işgaliye gelirleri ve diğer gelirleri kapsamaktadır. Her il ve ilçe bulundukları bölgenin olanakları doğrultusunda halkına en iyi ve en ucuz hizmeti sunmak için çalışmayı ilke edinmelidirler, bu vesileyle Belediyeler ticari kuruluş değil, hizmet kurumlarıdır. Ankara’da son belediye meclis toplantısında, ülkemizin ve dünyanın enflasyonla mücadele kapsamında enflasyonun TÜİK’ e göre % 100’ lere ulaştığı bir ortamda su ücretlerine makul zam talebi, AKP ve MHP’li Belediye Meclis üyelerinin çoğulcu oylamasıyla % 50 indirim yapılmasına karar verilmiştir. Oysa, Belediyelerin halka hizmet için yapacağı yatırımlar ve çalışmalar için ihtiyaç duyduğu gelir birimlerinden en önemli birimi olan su faturalarından elde ettiği gelir, masrafı karşılayamıyorken makul zam yapılmayıp, % 50 gibi büyük indirime gidilmesi, halka yaranmak isteyen AKP ve MHP’ li belediye meclis üyelerinin siyasi bir çıkışı olarak değerlendirilmektedir. Oysa; aynı Belediyecilik anlayışını taşıyan başka bir AKP’ li Belediye Başkanlığı da Sakarya’da bulunmaktadır. Söze halkının düşündüğünü söyleyen AKP’ li Belediyecilik anlayışı Sakarya’da her ay gözle görünemeyecek derecede küçük küçük yaptığı su zamlarını bu ay % 50 arttırırken yapılmak istenen nedir? Bir tarafta halkını düşünen AKP’li belediyecilik anlayışı ve %50 indirim, diğer bir belediyede ise halkını düşünmeyen ve su ücretlerini bırakın indirim yapmayı, sabit dahi tutamayıp % 50 zam yapıyor. Bu, ülkemizde ayrıştırmanın had safhada olduğu bir durumu göstermektedir. Amacı halka hizmetten öte ticari müessese haline getirilen belediyelerin iktidar yanlısı veya muhalif belediye diye ayrıştırılması sonucu başarısız olarak gösterilmek istenen CHP, İYİ Parti ve diğer belediyelerin zor duruma düşürülmesi, aslında halkına verdiği önemsizliği göstermektedir. Belediyecilikte esas olan anlayış, hangi partiden olursa olsun, seçildikten sonra her bireyin parti gözetilmeksizin halkın yöneticisi olmak, şu partili veya bu partili olarak ayrıştırılmadan hizmet etmek olmalıdır. Sakarya’da muhalefet, çoğunluk olmadığından ve fahiş su zammına itiraz edemediğinden meclisten geçmesine seyirci kalmıştır. Su faturalarına %50 gibi bir defada fahiş yapmak yerine, Sakarya’da nüfus patlaması yaşanmasına yol açan mültecilere bedava şehir içi otobüs seyahati, bedava su, bedava sağlık, sosyal yardım yapmayı bırakın ki belediyenin geliri artsın ve yerli halka fahiş fiyatla su tedarikinden vaz geçin.

                 Sözün özlü kısası, Türkiye Cumhuriyeti bir bütündür, kürdü, türkü, alevisi, sunnisiyle çetin savaşlar sonrası var olan ülkemizde bağımsızlığımızın bekası yerli Türk halkının sahip çıkılmasıyla mümkün olur. Kendi ülkesinde bağımsızlık savaşından kaçan mültecilerle Türkiye Cumhuriyetinin bekası mümkün değildir. Sayın yöneticilerimiz akıllarını başlarına alsınlar ve iyi düşünsünler. Başka Türkiye yok, burası vatanımızdır ve özgürlüğümüzün ve bağımsızlığımızın tehlikeye girmesine kesinlikle göz yummayız. Bu nedenledir ki, her kim ülke yönetimine talip olursa olsun, parti ve ırk ayırımı yapmadan vatanı, Türk bayrağı ve Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığı için çalışsın. Saygılarımla