UKRAYNA-RUSYA SAVAŞINDAN DERS ÇIKARMALIYIZ.

    Ukrayna-Rusya arasında 75 günü geçkin süredir devam eden işgal ve savaş süreci ülkelerin sınırı olan komşularına karşı ekonomik ve silahlı kuvvetler açısından çok güçlü olmamız gerektiğini göstermiştir.

     Türkiye; etrafında bulunan komşu ülkelerle zaman zaman dost ve hasım olduğu coğrafyada son 20-25 yıldır tam bağımsız özelliğini kaybetmiştir. Zira tarım ve hayvancılık ülkesi olan Türkiye, Cumhuriyetin kurulmasıyla başlatılan fabrikalaşma ve gelişme sürecinin fabrikaların kapatılmasıyla veya yabancı sermayeye satılmasıyla ihracatın bitmesi, ithalatın hortlamasına neden olmaktadır. Tarım ülkesi olarak; ay çiçeği, buğday, bakliyat ve daha birçok tarım ürünlerini yetiştiren ülkemizin bu ürünleri dışarıdan ithal eder duruma gelmesi, doğal gübre ambarı olduğumuz halde sunni ve kimyasal gübre ithalatı ile tarımda tamamıyla dışa bağımlı hale geldiğimiz bugünlerde ülkemiz dış ülkelerin ekonomik esaret altına girmiştir.

Ukrayna ve Rusya’dan ithal ettiğimiz buğday, ayçiçeği, sıvı yağ ve bakliyat ürünlerinde yaşanan sıkıntı bugün için iki ülke arasındaki savaş nedeniyle ithal edilememesi sonucu tedarik ve fahiş fiyat açısından kriz yaratmış, aynı zamanda marketler zinciri olarak adlandırdığımız yabancı sermayeli marketlerin fiyatlarla istedikleri gibi oynamalarına neden olmaktadır. Bu nedenlerledir ki, devlet yönetimindeki iktidarın yerli tohum, akaryakıt ve her konuda yerli üretimin artırılması için üreticiye tüm desteğini sağlamalı, sefer stokları artırılmalıdır. Tarıma elverişli tüm araziler değerlendirilmeli ve üretim desteklenmelidir. Vergi ve cezalarla değil, üretimle, fabrikalarla gelişen Türkiye Cumhuriyetini var etmeliyiz. Halk; ülkeyi en iyi şekilde yönetsin diye yetki veriyor, halka ızdırap olsun diye değil!!! Dışa bağımlı ülkeler, çökmeye mahkumdur. Yurdumuza, Irak, Suriye, Afganistan ve daha birçok ülkeden savaş ve terör nedeniyle getirilen mültecilere verilen ekonomik ve sosyal destek, türk halkına yeterince verilmemektedir. Sigortasız çalışan ve gelir durumu çok iyi Suriyeli, Iraklı elektrik, su, doğal gaz ve şehir içi otobüs/ metroları ücretiz kullanırken, kendi vatandaşına elektrik, su doğal gaz ücretlerine %150 zam yapan iktidar halkına değer vermemekle bu çöküşe davetiye çıkarmaktadır.

Suriye ve Irak’ta savaş var gerekçesiyle ülkemize sığınan mülteciler bayramlarda gezmeye ülkelerine gidebiliyorlarsa, savaşmaya da ülkelerinde devam etmelidirler. Benim askerim onların ülkesini korurken, onların ülkemizde sefa sürmelerini türk halkı olarak kabul etmiyoruz. Türkiye’yi çocuk üreme yeri haline getiren mülteciler, derhal ülkelerine gönderilmelidir. Kesinlikle Türkiye’de doğan bebeklere de vatandaşlık hakkı verilmemeli, acilen ülkelerine gönderilmelidirler. Türkiye’nin kaynakları, kendi türk vatandaşlarımızın hayatlarını idamesi için kullanılmalıdır. Ukrayna- Rusya savaşından çıkardığımız diğer bir ders ise ülkemizin etrafında her zaman için tehdit olan ülkelere karşı barışın korunmasına yönelik Silahlı Kuvvetlerimizin daha güçlü hale getirilmesi sağlanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan itibaren açılan tekstil, silah, sigara, çimento fabrikalarından kapananlar kamusal fabrika olarak açılmalı, yabancı sermayeliler yerli sermayeli hale getirilmelidir. Ülkemizi dış ülkelerin yatırım cenneti haline getirmek yerine yerli üreticileri destekleyip, büyük güçlü Türkiye Cumhuriyetini var etmeliyiz. Mersin Akkuyu’da inşaatı devam eden, %100 yabancı sermayeli Nükleer Santral gelecekte ülkemiz için büyük tehdit oluşturacaktır. Acilen inşaat durdurulmalıdır.

          Sayın okurlarım; bugünkü yazımda her zaman olduğu gibi siyasi değil, milli düşüncelerimi kaleme aldım. Bitmekte olan bir Türkiye Cumhuriyeti değil, büyüyen üretici bir Türkiye Cumhuriyetinin muhafazası için herkesin duyarlı olmasını ve elini değil, vücudunu taşın altına koymasını ve birlikte başarı sağlamak üzere mücadele etmeye davet ediyorum. Saygılarımla