GÜVENEMİYORUM.       

14 MAYIS Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri geldi, çattı. Bugün Cuma ve an itibariyle iki gün sonra sandıkların başında vatandaşlık görevimizi ifa edeceğiz.

       Bu seçimler ya DEMOKRASİ deyip, parlamenter sisteme geçişi tercih edeceğiz, ya da ucube sistem olan tek adam rejimine dayalı partili Cumhurbaşkanlığı ve yetkileri kısıtlanmış, kukla misaline dönen milletvekilleri seçimini tercih edeceğiz.

Evet; yazımın başlığında da belirttiğim gibi ne Yüksek Seçim Kurulu, ne de güvenliği sağlamakla görevli iktidar ve İç İşleri Bakanlığına ve Adalete güvenmiyorum. Güvenmiyorum derken, geçmiş 22 yıllık iktidarı döneminde yapılan genel ve yerel seçimlerde yaşanan olumsuzluklar ve güvensizlikleri unutamıyoruz. Ya trafoya fare giriyor ve elektrikler kesiliyor, ya mühürsüz oylar geçerli sayılıyor, ya da oy çuvalları çalınıyor. Okul sıralarının üzerinde iktidarın kirli elleri kendilerine verilen mühürsüz oy pusulalarına MHP veya AKP tercih hanelerine evet mühürü basanlara, diğer partilere verilen oy pusulaları ile değiştirdiklerine basından ve medyadan şahit olduk.

Yerel seçimlerde başta ANKARA ve İSTANBUL olmak üzere bir çok il ve ilçelerde çalınan oy çuvallarının arazilerde toprağa gömülü halde bulunduğuna şahit olduk. AKP’li Belediye Başkan Adayı hile ile oylarının fazlalığı ile seçimi kazanmış, ancak seçim iptal edilmemişti. Oysa,  İSTANBUL seçimlerinde iktidar adayı seçimleri kazanamamış, muhalefet adayı seçimi haklı ve açık ara kazanmasına rağmen Aynı zarfa giren 4 oydan biri şaibeli diye gayri Hukuki bir şekilde  seçim iptal edilmiş, ikinci kez seçim yapılmıştı ve muhalefet adayı Sayın Ekrem İmamoğlu farkı daha da açarak 800 bin oy farkıyla zafer elde etmişti.

İşte, sahtekarlığı affetmeyen seçmenin bu seçimlerde daha temkinli olacağına inanıyorum. Önümüzdeki Pazar günü yapılacak seçimlerle ilgili olarak seçmen üzerinde algı oluşturmaya çalışan iktidar, millet ittifakının PKK ile iş birliği içerisinde olduğunu inandırmaya çalışsada halk bu oyuna gelmeyecektir. Zira 22 yıllık iktidar döneminde PKK ile her ortamda dirsek temasında, omuz omuza hareket eden iktidar, OSLO, İMRALI, DOLMABAHÇE’deki görüşmelerini, sınırda kurulan seyyar mahkemelerle PKK’ lı teröristleri affettiklerini bu halk unutmadı, unutturamayacaksınız.

Bugün millet ittifakı Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan Türk vatandaşı kürt kardeşlerimizin oylarına talip olması en doğal bir durumdur. “ Kedi uzanamadığı ete mındar dermiş.” Atasözü çok iyi anlatıyor ki, iktidarın doğu bölgemize ve kürt halkına yeterince hizmet götürememesi sonucu kürt halkının millet ittifakı adayına oy verme kararına saygı duyulmalıdır. Oysa iktidar, hem PKK’ nın İmralı’daki terörist başı katil Abdullah Öcalan ve ailesiyle birlikte hareket ederken, diğer taraftan 15 TEMMUZ’ un mimarı olan Fetöcü teröristleri bünyesinde saklamaktadır. Daha bitmedi, yer altı dünyasının mafya ayağı MHP bir yanda, HİZBULLAH terör örgütünün siyasi ayağı HÜDAPAR’ la omuz omuza gizli ortaklık içindedirler.

Geçmişte PKK’ lıların T.B.M.M. içine girmesinde etkili olan iktidar, bu seçimlerde de HÜDAPAR’ lı teröristleri bir yandan affederken, bazılarına da milletvekilliği yolunda büyük olanaklar sağlamaktadır. Seçimlere çok az bir zaman kala ülkemin bazı bölgelerinde millet ittifakının miting ve seçim çalışmalarında kaos yaratma girişimlerinin kirli elleri de  malum terör odakları değil midir? 

Millet ittifakının Erzurum mitinginde Ekrem İmamoğlu’nu taşlayanlar, HİZBULLAH ve DAEŞ’ li teröristler olabilir mi acaba? 

TOMA’ lar ve emniyet güçlerinin yanında adeta koruma altında ellerinde taşlar, kayalar ve sopalar ile bekleyenlere müdahale etmeyenler, miting anında da bu grubun halk ve miting otobüsüne taşlamalarına en küçük müdahalede bulunmamışlardır. Türk filmlerini aratmayacak şekilde, olayların bitmesi, miting otobüsünün miting alanını terk etmesi sonrası müdahale ediyor görüntüsü verilmesi hepsi senaryonun birer parçası değil mi? 

Evet arkadaşlar, 22 yıllık iktidar döneminde bir çok faili meçhul ölümlerin araştırılmadığı, ört bas edildiği gerçeğini unutmadık, unutmayacağız. Eşref Bitlis, Adnan Kahveci, Muhsin Yazıcıoğlu, Recep Yazıcıoğlu, Gaffar Okkan, Tahir Elçi, Hırand Dink gibi isimler faili meçhul cinayet kurbanlarından sadece birkaç kişisi olup, halen aydınlanamayan cinayetler ve suçluların gizlendiği gerçeği asla unutulmayacaktır.

Hapishanelerde ölüme terk edilen, Türkan Saylan, Kaşif Kozinoğlu ve emekli Generaller unutulmayacaktır. Hele daha çok yakın zamanda iki çocuk babası, milliyetçi, ülkücü, eğitim görevlisi masum bir insan olan Sinan Ateş’in şehit edilmesinde parmağı olanlar, azmettirenler ve katilini saklayanlar tarafsız ve bağımsız yargıya mutlaka hesap vereceklerdir.  İşte bu cinayetleri aydınlatamayan İç İşleri Bakanlığına mı, yoksa tarafsız olmayan Adalete mi güvenelim?

         Güvenini tamamen yitiren iktidarın değişim zamanı geldi de geçiyor bile!!! Dolayısı ile seçmen kararını belirttiğim hususları da göz önüne alarak Pazar günü sandık başına gittiğinde özgür iradesiyle oyunu kullanacak ve oyuna sahip çıkacaktır. Hırsızlıkların ve sahtekarlıkların son bulması dileğim ile Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinin 85 Milyon Türk halkına hayırlı ve uğurlu olsun.  Saygılarımla