ORDU’NUN ÖTEKİLERİ ASTSUBAYLAR- BİRİNCİ BÖLÜM

ORDUNUN ÖTEKİLERİ: ASSUBAYLAR..

Astsubayın var oluş tarihinde öncesinden vaz geçtim.  1951 yılında yasa ile adına Astsubay denilen , TSK’nın emek gücü, beyin gücü!!! Teknik bilgi donanımı üst düzey  olan "Ordu" denilen yapının omurgası, bir emirle ölüme gidebilen, olmazsa olmazı Astsubayları  tanıyalım. 

 Bu kez bir fener tutalım üzerlerine!!! Onları tanımayan büyük kitlelerin beyinlerinde bir şimşek çaktıralım. "Kimdir, ne yer ne içer , nasıl yaşar , nasıl çalışır , daha açıkçası ne iş yaparlar" diye bir an olsun düşünmelerini sağlayalım.

 Sahi , kimdir bu Astsubaylar ?

 Kanun önünde subayın yardımcısı denilmiş.  Oysa bir Astsubay  maymuncuk gibidir, joker gibidir, iş bilenin elinde İngiliz anahtarıdır. Anlamadığı iş, yapamayacağı görev yoktur. Hava kuvvetlerinin en teknik sınıfıdır. Muharip- eğitim-ulaştırma uçaklarının bakım arızalarını üst seviyede gerçekleştiren teknikerlerdir. Bir üniforması kefeni , diğer üniforması yağlı tulumudur.

 Pilotun bir saatlik uçuşu için onlarca saat mesai harcayan, arızalı uçağı faal etmeden evine gitmeyen, gerektiğinde ertesi günü istirahat kullanmadan mesaiye devam eden biyonik adamdır.

Yeri gelir nöbetçi Astsubayı, yeri gelir nöbetçi subayı görevini ifa eder ayda en az 4 - 5 defa,

 Denizde; Bir avuç yerde yakıt, cephane üzerinde subay ile müşterek çalışan iş ortağıdır, olmazsa olmazıdır.

 Karada;  Tank, top, zırhlı araçların kademede bakım ve arızasını gideren O’dur.

 Himayesindeki binlerce askerin karnının doyurulmasını sağlayan O’dur ,Hanımefendinin evinin çarşı, pazar, banka işleri vs. ile ilgilenen yine O’dur.

Uçaklardan, pistlere, hangarlara, gemilerden tanklara, mühimmata, daha açık yazayım,  "köpek kulübesine" varıncaya kadar zimmet yüklenen, tayin olduğunda da o zimmeti devretmek için meyil izninin yarısını sayım yapıp devretmekle geçirmek zorunda kalan yine O’dur.

 Bu kadar zimmetin ve sorumluluğun paralelinde  hiç yetkisi olmayan O’dur. Subayın gitmediği, kuş uçmaz kervan geçmez dağ başında bir karakola komutan diye atanan yine O’dur.

 1984 den beri her terör olayında en çok şehit verenler yine Assubaylardır. Buna rağmen  daha düne kadar cenazeleri dahi  "Hacı bayram/ Kocatepe " diye ayrılanlardır.  

 Subayın omuzuna bir yıldız daha koyabilmesi için denetlemelere bir yıl öncesinden (!) hazırlanan yine O’dur,  Gecenin kör karanlığında kamyon farı eşliğinde emirle cephaneliğe sokulan, sonrada parçalanmış cesetleri askeri mahkemede suçlu bulunan yine O’dur, 

 Tek kurşun atılmayan Şah-Fırat operasyonunda basına bilgisi dahi doğru verilmeyen yine O şehit Astsubaydır.

 Meslek hayatı boyunca ancak bir ya da iki defa lojmanda oturabilen, lojmanda olmadığı için evinin önünde kahpe bir kurşunla şehit edilen yine O’dur. Düne kadar Askeri Hastanelerde farklı polikliniklerde muayene olan, boş yer olmasına rağmen subay odalarında yatmasına dahi izin verilmeyen, yine O’dur.

 Görevde en önünde olan, özlük haklarında sıranın en sonunda yer bulan, daha düne kadar kampları tel örgülerle ayrılan yine O’dur.

  Başına çuval geçirilenlerin görevlerini devam ettiği kurumda, terörist kovalarken sınırı geçti diye Türkiye’nin ve TSK’nın itibarını düşürmekten ordudan atılan biçare yine O Assubaydır ,

Devletin askeri helikopteri ile ailece pikniğe gidenlerin var olduğu kurumda, 4 yumurta kırdırdığı için altı ay hapis cezası alan yine O’dur,

  Subayın 6 çeşit tazminat aldığı, muvazzaf maaşının % 85 i ile emekli olduğu, 

Astsubayın sıfır tazminat ve muvazzaf maaşının %45’i ile emekli olduğu bir kurumda ne kadar aileden ne kadar bütünlükten bahsedilebilir ve ne kadar inandırıcı olur?

İKİNCİ BÖLÜM GELECEK HAFTA AYNI YERDE YAYINLANACAKTIR.