Sancar, 2016'da başlayan kayyum atamalarını "yeni bir rejimin inşası" olarak nitelendirdiklerini ve bu öngörülerinin zamanla doğrulandığını ifade etti.

DEM Parti, İstanbul Bakırköy’de bulunan Cem Karaca Kültür Merkezi’nde “Yerel Demokrasi Konferansı” düzenledi. 

“Sadece Kürtlerle sınırlı kalmayacağını söyledik"

Konferanstaki konuşmasında 2016 yılındaki kayyum atamalarına geniş yer ayıran Sancar, bu sürecin sadece belirli bir bölgeyi hedef almadığını, ülkedeki tüm demokrasiyi ortadan kaldırma projesinin bir parçası olduğunu vurguladı.

Sancar, "2016'da kayyumlar atanmaya başlandığında bunun yeni bir rejim inşası olduğunu açık bir şekilde söylemiştik. Yeni rejim inşası, merkezileşmenin arttığı, otoriterliğin pekiştiği bir rejim olarak tanımlanıyordu. Ve sadece Kürdistan'daki belediyelerle sınırlı kalmayacağını, Batı'ya da yayılacağını belirtiyorduk. Sadece belediyelerle de sınırlı kalmayacağını, başka alanlara da yansıyacağını söylüyorduk. Öyle oldu," dedi.

Sancar, yerel demokrasiyi ortadan kaldırmaya yönelik bir adımın, aslında ulusal çapta demokrasiyi yok etme projesi anlamına geldiğini belirtti.

"Yerel demokrasi, genel demokrasinin varoluş damarıdır"

Sancar, konuşmasının temelini oluşturan yerel demokrasinin önemini detaylandırarak, bunun sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bir "toplumsal yaşam biçimi" olduğunu söyledi. Kentlerin, farklılıkların bir arada yaşadığı ve demokrasinin yeşerdiği temel mekanlar olduğunu ifade eden Sancar, eski bir Alman deyişi olan "Kent havası özgür kılar" sözüne atıfta bulundu.

Bir yerel yönetimden söz edebilmek için iki temel şartın altını çizen Sancar, "Biri, yöneticilerinin halk iradesiyle iş başına gelmesi. Diğeri ise yönetebilmek için yetki, imkan ve güvencelere sahip olmak. Seçilmiş irade yok sayılıyorsa, yerel yönetimler merkezi idarenin şubelerine dönüşür. Eğer bu damarları (yerel demokrasiyi) keserseniz o zaman ülkede demokrasiyi yerleştirme imkanınız da olmaz" diye konuştu.

"Kendini yönetmek kentini yönetmekten geçer"

Sancar, "Kendini yönetmenin en önemli yolu da kentini yönetebilmekten geçer. Kentini yönetemeyenin kendini yönetebilmesi söz konusu olmaz" diyerek, yerel demokrasinin bireyin kendini gerçekleştirmesi için de temel bir zemin olduğunu belirtti.

Denetim ve şeffaflığın olmadığı ortamların yozlaşma, yolsuzluk ve ranta kapı açtığını ifade eden Sancar, yerel demokrasinin bu tehlikelere karşı en önemli güvence olduğunu vurguladı.

Konuşmasında düşünür Alexis de Tocqueville'in "Özgür halkın asıl gücü kentlerdir" sözüne de yer veren Sancar, yerel demokrasinin aynı zamanda barışın hem imkanı hem de güvencesi olduğunu belirterek sözlerini tamamladı:

"Eğer barışı kentte sağlayamazsanız yukarıya taşımanız da zor. Yerel demokrasi, kalıcı barışın tabanda sahiplenilmesi ve yaşanmasıyla mümkündür."