Sinan Oğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçim çalışmalarında kullandığı bu söylem Türk Milletinin beklentilerini doğrudan karşılıyordu.

İki kutuplu, zıtlık/karşıtlık üzerine inşa edilen  tahterevalli siyaseti ile çözümün olamayacağını idrak eden Millet  beklentilerin üzerinde oy vererek tavrını ortaya koymuştur. Ne yazık ki bu umut ateşi de güncel siyasetin, mevcut yapının bir parçası haline getirilmiştir. Aynı hayal kırıklığı İYİ Parti için de geçerlidir. Muhalif olarak ortaya çıkıp muhalefet ettiği anlayış ekseninde siyaset yapmak tek kelime ile balon patlamasıdır.  Özellikle 6’lı masa görüşmelerinde ve masanın devrilmesi ile sonrasında yaşananlar Türk Milletinin temiz siyaset beklentisini yok etmiştir.

Siyasi bağımsızlık ekonomik bağımsızlıktan geçer. Yaklaşan yerel seçimlerde hizmet anlayışı veya liyakat değil ekonomik güç, partiye yapılacak bağışlar, paylaşılacak koltuklar temelinde bir aday belirleme ve seçim çalışması beyhudedir. Mevcut siyasi ortam tamamen şahsi menfaat, ego, koltuk veya rant çerçevesinde yapıldığı için bir seçmen olarak oy atacağım yerel yöneticinin beklentilerime cevap vermesi zorunludur. Yoksa menfaatçiliğin, adam kayırmanın, yalakalığın, rantçılığın diz boyu olduğu siyasi ortamda aslı varken taklidini niye seçeyim. Yok aslında birbirimizden farkımız ama biz iyiyiz mi diye oy beklenecek, yoksa gerçekten birleştirici, bütünleştirici, üretken ve liyakate dayalı bir adaylar belirleme süreci mi yaşanacak. Parti teşkilatlarındaki görevleri vekillik, başkanlık veya meclis üyeliği için basamak görmek, seçilemeyince tekrar hiçbir şey olmamış gibi dava edebiyatıyla yönetim görevi beklemek, bu mu dava adamlığı, bu mu davaya gönül vermek.

Yerel yönetimlere aday olacak kadroların ekonomik bağımsızlık konusunda yapacakları nelerdir? Ankara’dan gelecek ödenek mi beklenecek yoksa yerel yönetimler ekonomik bağımsızlığını da elde ederek doğrudan hizmet mi verecek? Para alan emir alır. Hizmet için nelerden vazgeçilecek, Ankara’dan ödenek için ne taklalar atılacak bunun hesabını yapıyor mu yönetici adayları. Elbette yerel yönetimlerin üstesinden gelemeyeceği hizmetlerin merkezi olarak yapılması zorunludur. Fakat biz muhalefetiz, iktidar bize ödenek verilmiyor söylemi veya bahanesi şimdiden hazır mı?

Amaç Yüce Türk Milletine hizmet mi?

Amaç Yüce Türk Milletine hizmet mi? Yoksa geleneksel siyasi yapı içerisinde rant, ego veya ikbal hedefi mi? Siyasi partilerin, adayların ilk önce bunu kafalarında netleştirmeleri zorunludur. Kimse aptal değil. Laf cambazlığı yaparak, hamaset nutku atarak sadece siyasiler kendilerini kandırıyor. Bir de seçildiğinde verilecek olan ödünler, verilecek olan kadrolar, ihaleler konusu var ki toplumsal ahlaksızlığın zirvesi.

İki zıt kutuplu siyasi yapı kırılmadıkça, sadece düşman gibi gördüğü için partisinin gösterdiği sandalyeye oy vereceklerin kafaları aydınlatılmadıkça, rant/yağma ekonomi zinciri en alttan en üste kadar parçalanmadıkça oy kullanmanın çok ta anlamı yok.

Bu gün şikayet edilen, eleştirilen, onaylanan veya yuhalanan ne varsa mevcut siyasi anlayışın sonucudur. İsimlerin farklı olması, cinsiyetlerin, mezheplerin, etnik kökenin farklı olması sonucu değiştirmiyor ne yazık ki.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesine, siyaset anlayışına, Atatürk ilkelerine dönülmediği ve günümüze uyarlanmadığı sürece benden oy yoook. Yanlışta taraf olamam. Ya kırk katır, ya kırık satır ikileminde tercih yapamam.

Yüce Türk Milletini siyasi düşüncesinin merkezine oturtan, ittifak değil çözüm arayışında olan, 3.yol yani Milliyetçi yolda yürüyen kim olursa yerelde benim oyum onadır. Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin. 02.11.2023

                                                                                           Kumraldede