www.ocianews.com/ bedava bahis bahis siteleri
Bugun...



Sözde Kürdistan'ın bir parçası Türkiye'de diyen Hamas’ı niye savunuyorsun?

İYİ Parti’nin grup toplantısında konuşan Meral Akşener Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek: ”Sakın beni, kendinle karıştırma. Söyle bakalım, sen; sözde kürdistan’ın bir parçasını, Türkiye’de gördüğünü söyleyen, Hamas’ı; ne diye savunuyorsun?” dedi.

facebook-paylas
Güncelleme: 01-11-2023 11:04:20 Tarih: 01-11-2023 10:43

Sözde Kürdistan'ın bir parçası Türkiye'de diyen Hamas’ı niye savunuyorsun?

Bak sen şu işe…Sayın Erdoğan; Biz evellallah, tarihi, senin gibi, yarım akıllı, fesli meczuplardan öğrenmedik. Dış politikayı da;İdeolojik hezeyanlar yaşayan, romantik saray danışmanlarından öğrenmedik. Sen, onun bunun elinde, bir o yana, bir bu yana, savrulmaya alışık olabilirsin.

Ekim 2023 sonuçlarını açıkladı.

4 kişilik bir ailenin;

sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için;

yapması gereken, gıda harcamasını;

yani "açlık sınırını";

13 bin 648 lira olarak belirledi…

Peki asgari ücret ne kadar?

11 bin 402 lira.

En düşük emekli maaşı ne kadar?

7 bin 500 lira.

Biliyorsunuz, bir de, "yoksulluk sınırı" var.

O da tam, 44 bin 573 lira olarak açıklandı…

Sizce, Türkiye'de kaç ailenin cebine,

aylık, 44 bin 573 lira giriyor?

Ülkemizde, her iki çalışandan biri, asgari ücretli.

Yani, milyonlarca emeklimiz, milyonlarca çalışanımız,

açlık ve yoksulluk içinde yaşıyor.

Durumun vehametine bakar mısınız?

Buradan, açıkça ilan ediyorum:

Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, bu tablo;

Türkiye için, bir utanç vesikasıdır.

Bu tablo;

İktidarın, Türkiye’yi yönetemediğinin,

buz gibi ispatıdır.

Değerli dava arkadaşlarım;

Türkiye, kendi insanını, aç ve açıkta bırakmayacak kadar,

büyük ve güçlü bir devlettir.

Ve ülkemiz, böylesi kötü bir yönetimi, hak etmiyor.

Türk milleti, yoksullukta eşitlenmeyi, hak etmiyor.

Türk gençleri, bu şekilde, çaresizliğe terk edilmeyi, hak etmiyor.

Biliyorsunuz, geçtiğimiz hafta,

yüreğimizi yakan bir olay yaşadık…

Zeren Ertaş kızımız;

Aydın’da, bir KYK yurdunda;

bakımı ihmal edilen asansörde sıkışarak;

hayatını kaybetti…

Öğrencilerin, birçok kez,

yurt yönetimine, şikâyet etmelerine rağmen;

hiçbir önlem alınmamış…

Ve henüz 22 yaşında,

daha hayatının baharındaki Zeren’i;

bir kazaya değil;

bir şuursuzluğa, ciddiyetsizliğe, niteliksizliğe, kurban verdik…

Yüce Allah, ailesine ve sevenlerine,sabr-ı cemil ihsan eylesin.

Mekânı cennet olsun.

KYK yurtlarındaki ihmaller, iş bilmezlik ve niteliksizlik;

artık çocuklarımızı, canından ediyor.

Zeren’in acısı, tüm Türkiye’nin yüreğine, kor gibi düşerken;

“Ölmek istemiyoruz, nitelikli yurt hakkımızdır!” diyen,

binlerce gencimiz de, hakkını aramaya başladı.

Gençlerimizi, artık bir rezillik boyutuna ulaşan, yurt sorunuyla,

yalnız bırakamayız, bırakmayacağız.

Cumhuriyet vizyonumuzun,

en büyük değer olarak gördüğü gençlerimizi;

böylesi bir çaresizliğe, terk etmeyeceğiz.

Değerli milletvekilleri;

Böyle acıları yaşamamızın, temel sebebi,

bir öncelik ve vizyon meselesidir.

Biliyorsunuz, Ak Parti yöneticileri, son dönemde;

kendi iktidarlarını, Cumhuriyet’le kıyaslayacak kadar,

şuurlarını kaybetmiş, şirazeden çıkmış durumdalar…

Bakın size, bu kıyas meraklısı arkadaşların vizyonuyla;

Cumhuriyet vizyonu arasındaki, büyük uçurumu gösteren,

çok güzel bir örneği;

Eski Başbakanlarımızdan, merhum Dr. Sadi Irmak’ın,

bir anısını anlatayım…

Kendisi, şöyle aktarıyor;

“1923 yılı Ekim ayındaydık.

Büyük Zafer’den sonra, Atatürk; iki harekette bulunmuştu:

Birincisi; İzmir’de topladığı, İktisat Kongresi’dir.

Ki; “millî ekonomi” sözü, tarihimizde ilk defa,

bu kongrede ortaya atılmıştı…

İkinci hareket ise;

Avrupa’ya, ilk öğrenci kafilesinin gönderilmesidir.

Bu ilk kafilede, Avrupa’ya gitmek üzere, 150 arkadaş başvurmuştu.

Son derece sıkı bir eleme sınavı geçirdik.

Bir süre sonra, sonuçlar ilan edildi.

150 kişiden, 11 kişi seçilmişti.

Benim ismimin yanına, Atatürk;

“Berlin Üniversitesi’ne gitsin.” diye yazmış…

Yola çıkacağımız gündü.

Berlin’e, Balkanlardan ve Polonya’dan geçen, bir trenle gidilirdi.

Vakit geldi, Sirkeci Garı’ndayım; ama kafam çok karışık…

“Gitsem mi, kalsam mı?”

“Beni orada unuturlar mı?”

“Para yollarlar mı?” diye düşünüyordum.

Tam, gitmemeye karar verip, geri döndüğüm sırada;

bir posta müvezzininin, sesini duydum:

Elime, bir telgraf tutuşturdu.

Telgraftaki imza, Milli Eğitim Bakanı’nındı.

Atatürk’ün emriyle çekilmişti.

İçinde, hatırımdan çıkmayan şu cümle vardı:

"Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum,

alevler olarak geri dönmelisiniz."

Telgrafı okuyunca, düşündüklerimden, olağanüstü utandım.

“Şimdi, gel de gitme;

git de çalışma;

dön de, bu ülke için, canını verme.” dedim.

Düşünün...

1923’te, o kadar işinin arasında,

11 öğrencinin, nerede, ne zaman, ne hissettiğini sezebilen;

ona göre, telgraf çeken bir liderin önderliğinde;

bu ülke için, can verilmez mi?

Gittim, çok çalıştım, çok başarılı oldum.

Ülkeme, “alev” olarak döndüm.

Önce İstanbul Üniversitesi, Fizyoloji Enstitüsü’nü kurdum.

Kürsü başkanı oldum.

Daha sonra, ülkemin başbakanlığını yaptım.

Ben kim miyim?

Ben sadece, iki satırlık bir telgrafın yarattığı,

bir bilim adamıyım...”

İşte size, Cumhuriyetimizin vizyonu…

İşte size, o kendilerini kıyaslamaya, cüret ettikleri Cumhuriyet’in,

gençlere verdiği önem…

Onlar aksini iddia etseler de;

Ak Parti iktidarının, bu vizyonun, yanından bile geçemediği;

hepimizin, 21 yıldır, ibretle şahit olduğu bir gerçek…

Ancak;

100 yıllık bir devleti temsil edenlerin,

gençlerimizin ölümüne, göz yummaları da, kabul edilemez.

Değerli dava arkadaşlarım;

Öğrenci yurtları;

Öğrencilere, Türk milleti için,

ne kadar önemli olduklarını hissettireceğiniz, ilk duraktır.

Ama ne yazık ki;

Lüks içinde, şatafat içinde yüzenler;

geleceğimizin mimarı, o gençlere;

8 kişi, 10 kişi kaldıkları, daracık odaları;

dip dibe sıkıştırılmış, ranzaları layık görüyor.

Şahlanış masalları anlatanlar;

irfan peşinde koşan gençlerimize,

işte böyle, “hoş geldin” diyorlar.

Devletlerine, milletlerine adanmışlarını, perçinlemek yerine;

adeta, içlerindeki kıvılcımı, söndürmek için çalışıyorlar.

Pek çok KYK yurdunda, doğru düzgün gıda bile verilmiyor.

O genç Cumhuriyet;

O, savaştan yeni çıkmış Cumhuriyet;

yurt dışına gönderdiği evlatlarını bile;

oralarda aç bırakmadı.

Ama, Cumhuriyetin 100’üncü yılında,

bizim evlatlarımız, kendi vatanlarında aç bırakılıyor.

Bizim temel itirazımız, işte budur!

İtirazımız;

Cumhuriyetin değerlerini bilmeden;

Atatürk’ü anlamadan;

bu ülkeyi yönetmeye kalkanlaradır!

Türk Devleti’nin, tüm imkanlarını, tüm gücünü,

kendi yandaşlarının, rant şebekelerinin, ayağına serenlerin;

bu vatanın, gencecik evlatlarına, fırsat vermemesinedir!

Düşünün;

Ensar edebiyatıyla, 8 milyon sığınmacıya, sınır kapılarını açanlar;

bu memleketin öz evlatlarını, görmezden geliyor!

Böyle bir vicdansızlık olabilir mi?

Yazıklar olsun!

Değerli dava arkadaşlarım;

Yurt sorunu, ekonomik şartlara bağlı bir sorun değildir.

Yurt sorunu, bir zihniyet sorunudur.

Bir vicdan sorunudur.

Bir ciddiyet sorunudur.

Yurt dışına giden doktorlarımızın ardından;

“giderlerse gitsinler” diyebilen,

bir kara cehaletin sonucudur.

Oysa;

sadece Osman Gazi Köprüsü’ne, fazladan verilen parayla;

sadece bir ihaleye, fazladan verilen, milyarlarca dolarlık garanti ödemesiyle;

600 bin öğrencimize, yurt yapılabilirdi.

Hem de;

600 bin öğrencimizin tamamına;

modern, ferah, ve içerisinde kendilerini değerli hissedecekleri,

Türkiye’ye yakışır yurtlar yapılabilirdi.

Çünkü;

Türkiye’nin bir kaynak sorunu yok.

Türkiye’nin bir, ahlak sorunu var!

Türkiye’nin bir, zihniyet sorunu var!

Türkiye’nin bir, Ak Parti sorunu var!

Kendileri, sözüm ona itibarları için, hiçbir masraftan kısmıyorlar…

500 milyon dolarlık uçağa biniyorlar…

Sadece o uçağın parasıyla bile;

bugün, 30 bin öğrencimize, yurt yapılabilirdi.

Ama kendi konforlarını, öğrencilerimizin geleceğine tercih ediyorlar.

Yani;

Türkiye’nin bir kaynak sorunu yok.

Türkiye’nin bir, israf sorunu var!

Türkiye’nin bir, vicdan sorunu var!

Türkiye’nin bir, Ak Parti sorunu var!

Değerli dava arkadaşlarım;

Gelin şimdi;

KYK yurtlarındaki sorunları,

önce esas sahiplerinden dinleyelim.

Gençlerimizin çilesini, bizzat kendilerinden dinleyelim.

Gazi Meclisimizde, bugün sözü gençlerimize bırakıyoruz.

Bu hafta, Milletin Kürsüsü’nde,

21 yaşında, genç bir öğrencimiz var.

Beytullah Yiğit aramızda.

Buyur Beytullahçım;

söz de, kürsü de senindir.

Teşekkür ediyorum Beytullah.

Aziz milletim;

Dün Enes’i, bugün de Zeren’i aramızda koparan sebepler;

her ne kadar, birbirinden farklı gibi gözükse de, özü itibariyle,

aynı zihniyetin birer sonucudur.

Ve eğer;

Bu zihniyeti ve bu zihniyetin sahiplerini, değiştirmezsek;

yeni acıların önüne geçemeyiz.

Biz, İYİ Parti olarak, her şeyden önce, ülkemizin;

tüm öğrencilerine, kaliteli bir barınma hizmeti sunmak için;

yeteri kadar kaynağının da, gücünün de olduğunun farkındayız.

Her öğrencimizin;

vakıflara, derneklere, tarikatlara muhtaç kalmadan;

arkasında kapı gibi duran, devletinin varlığıyla,

kendisini güvende hissetmesinin, mümkün olduğunu biliyoruz.

Bu yüzden de ısrarla;

Devlet yurtlarının, bir an önce;

kadro ve disiplin yeniliğine gitmesi gerektiğini söylüyoruz.

Yurt hizmetlerinin;

dernek, vakıf ve tarikatlara ait, özel kuruluşlar tarafından değil;

devlet tarafından, en iyi şekilde verilmesi gerektiğini söylüyoruz.

Annelerimiz ve babalarımız;

çocuklarının, ne olduğu belirsiz yurtlarda kalmasını değil;

devlet yurtlarında, rahatça ve güvende yaşamasını istiyor.

Bu yüzden de, devlet yurtlarının, sayısının olduğu kadar;

bu yurtlarda verilen, hizmet ve personel kalitesinin de artması,

çok ama çok önemli.

Sevgili gençler;

Sakın ümidinizi kaybetmeyin.

Biz yoksul bir ülke değiliz.

Biz;

Zenginlikleri, rant arsızları tarafından, sömürülen bir ülkeyiz.

Size ait olanı, söke söke almayın diye;

Çalınanların hesabını, sormayın diye;

size, yoksul ülke masalları anlatıyorlar.

Kendileri;

sülale boyu, israfın doruklarında, mutlu mesut yaşarken;

sizlere, kırıntıları bile, çok görüyorlar.

Hâlbuki, Türk Devleti için, her bir Türk genci;

alevlenmeyi bekleyen bir kıvılcımdır.

Bunu asla unutmayın.

Sizi değersiz hissettirenlere de,

Size vasatı layık görenlere de,

asla boyun eğmeyin.

Cumhuriyetimizin kurucu vizyonu;

Cumhuriyetimizin kurucu ahlakı;

Cumhuriyetimizin kurucu değerleri;

elbette İYİ Parti’yle birlikte, iktidara gelecek.

Bundan asla şüpheniz olmasın.

Ve o kutlu gün geldiğinde;

Ne büyük bir ülke olduğumuzu,

milletimizin her bir ferdi hissedecek!

O gün geldiğinde;

Türk milletine reva görülen bu eğri düzen,

ebediyen sona erecek!

İYİ Parti iktidarında;

Hakimiyet yeniden, milletin olacak!

Öğrencilerimiz;

Koğuşlarda değil, batılı yaşıtları gibi, konforlu yurtlarda kalacak.

Her bir evladımız, ne kadar önemli olduğunu, iliklerine kadar hissedecek.

Sadece yurtların kalitesini değil;

Eğitimin kalitesini de, yükseklere çıkaracağımız, tüm adımları atacağız.

Dört duvardan ibaret üniversiteleri;

yakın tarihimizin, en başarılı hocaları ile dolduracağız.

Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında;

Yetişmiş, bilgili, ne kadar evladımız varsa, hepsini göreve çağıracağız.

Onları, Cumhuriyetin emanetine, sahip çıkmaya çağıracağız.

Göreceksiniz, onlar da, bu çağrıya kulak verecek;

ve birer alev olarak, ülkelerine hizmet edecekler.

Çünkü ben;

Her Türk gencinin ruhunda,

Varlığını Türk varlığına adayacak, bir Mustafa Kemal’in yattığına,

yürekten inanıyorum.

Hiç merak etmeyin;

Bu iktidarın, yıllardır söndürmeye çalıştığı o alevi,

biz yeniden tutuşturacağız!

Geçim sıkıntısından, baskıdan, çaresizlikten bunalıp,

artık umutsuz bakan, tüm o gözleri;

yeniden ışıl ışıl yapacağız!

Sömürerek çürüttükleri,

tüm değerlerimizi, geleneklerimizi, duygularımızı;

kararttıkları yüreklerimizi;

yeniden parlatacağız!

Değerli dava arkadaşlarım;

Bugün, Türk siyasetinde, ciddi bir temsil sorunu yaşanıyor.

Aşırı uçlar, marjinal akımlar ve tehlikeli oluşumlar;

ittifak sisteminin, Türk siyasetine dayattığı kutupları, esir alarak;

Türkiye’nin üzerinde, hakimiyet kurmaya çalışıyorlar.

Bunun karşısında ise, biz, İYİ Parti olarak;

Makul, hür ve millî bir siyaset anlayışını;

Türk siyasetinde, yeniden egemen kılmanın, mücadelesini veriyoruz.

Elbette birileri, bundan çok rahatsızlar…

Öyle ki;

“Gelin, millete soralım; milletin iradesi esastır.” diyoruz;

"En iyisini, biz biliriz." diyorlar.

Milletin tercihlerini, yok sayan dayatmalara, karşı çıkıyoruz;

Sanki kötü bir şeymiş gibi, yüzlerini çarpıtarak;

"Sağcı" diyorlar.

Demokrasi çağrısı yapıyoruz;

“Gelin, her parti, seçimlere ayrı girsin; milletimize seçenek sunalım.” diyoruz;

kürsülerden hakaret ediyorlar.

Türkiye'nin geleceği diyoruz;

"Belediyeler bize lazım, sakın ha…" diyorlar.

Memleketin güvenliği, huzuru diyoruz, İktidara yanlamakla suçluyorlar.

Yeni bir siyaset anlayışını savunuyoruz;

Çift taraftan, yandaş medyaları üzerinden,parmak sallıyorlar.

Ez cümle;

Bizlerden;

Kendilerine göre, kendileri için,ve sadece kendilerine yarayan bir sistemin,parçası olmamızı istiyorlar.

Bunun için de;

Aba altından sopa göstererek, bizi yıldırabileceklerini zannediyorlar.

Yalanla, iftirayla, dedikoduyla, bizi bastırabileceklerini sanıyorlar.

Duvarlarla, engellerle, tuzaklarla, bizi durdurabileceklerini sanıyorlar.

Ama çoook yanılıyorlar!

6 yıl oldu;

Ama hâlâ anlamadılar.

Bizi, sindiremeyeceklerini hâlâ anlamadılar.

Bizi, korkutamayacaklarını hâlâ anlamadılar.

Her fırsatta bizi gömmeye çalışıyorlar; Ama tohum olduğumuzu, hala öğrenemediler.

Türkiye’nin İYİ ve cesur evlatları!

Biz, İYİ Partiyiz!

Milletten başka kimseye, boyun eğmeyiz!

Milletten başka kimsenin karşısında, hazırola geçmeyiz!

Kurulduğumuz günden beri, Yalnızca milletimize güveniyoruz!

Sırtımızı da, yalnızca milletimize yaslıyoruz!

Dolayısıyla bu yolda, kimse kusura bakmasın;

milletimizden başka da, hiç kimseye ihtiyaç duymuyoruz!

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün;

"Cumhuriyeti yükseltecek olan sizlersiniz!” diyerek verdiği, kutlu görevi,Siyasetin yeni düzenini kurmak için, üzerimize alıyoruz!

Hürüz, haklıyız, hakkın yanında duruyoruz!

Vizyonumuzla, çözümlerimizle, kadrolarımızla;

Türkiye’nin, Demokratik Millî Yükselişini, gerçekleştirmeye geliyoruz!

Bu kutlu yolda Allah yar ve yardımcımız olsun.

Cenabıhak gayretlerimizi ibadet saysın.

Gazamız mübarek olsun!

Toplantımızı şereflendirdiniz.

Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.



HABER VİDEOSU








İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SİYASET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI