www.ocianews.com/ bedava bahis bahis siteleri
Bugun...


KÖŞE VURUŞU

facebook-paylas
‘Beka’ söylemi seçim kazandırır mı?
Tarih: 12-06-2022 00:28:00 Güncelleme: 12-06-2022 00:28:00


Toplumun gündemi ekonomi. Yoksulluk görülmedik düzeyde kitleselleşti. Sokaktan “Açız” çığlıkları geliyor. İktidar, ekonomide kontrolünü tamamen kaybetmiş görünüyor. Ekonomik kriz dönemlerinde içerdeki sorunların üzerini örtmek için dışarıda çatışma icat etmek, otoriter rejimlerin yaptığı işlerden.

AKP iktidarının da sık kullandığı bir ‘yöntem’ bu. 2009’da Davos zirvesinde patlattıkları ‘one minute’ kriziyle öğrendiler dış politikadaki gerginlik ve çatışma ortamının iç politikada ne kadar işe yaradığını. O günden beridir de tiryakisi oldular. Dış politika artık hiçbir zaman asla sadece dış politika değil. İçerdeki hedefi vurmak için dış politika silahını kullandılar, kullanmaya da devam ediyorlar.

Şimdiki ‘hedef’ seçimler. Bu hedefi vurmak için ellerindeki tüm silahları deneyecekler elbette. Dış politika da bunlardan birisi. Dışarda sergiledikleri ‘performans’la seçimleri kendi lehine çevirebileceklerini düşündüklerinde her türlü maceraya kalkışmaktan kaçınmazlar. Suriye’ye yeni bir operasyon, olmadı Yunanistan’la gerginlik, NATO’da kriz. Daha olmadı, KKTC’nin ilhakı…

Otoriterliğin ‘el kitabı’nı yazanlar için milleti galeyana getirip, iktidarın arkasına hizaya dizecek bir sorun yaratmak işten bile değil. Hele muhalefet bile hala bu ‘iktidar oyunları’nı çözememişken…

Aslında, son zamanlarda iktidarın bir yandan Suudi Arabistan, İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ile yakınlaşma sinyalleri verirken, öte yandan da Suriye’ye yeni operasyon, Yunanistan’la gerginlik, NATO’da uzlaşmazlık siyaseti çelişkili görünebilir. Oysa iktidarın ‘neyin peşinde’ olduğunu hatırlamak, ortada bir çelişki olmadığını anlamak için yeterli.

Yakınlaşma siyaseti’ krizdeki ekonomi için ‘nakit’ arayışının bir parçası. Para da seçimi kazanabilmek için gerek. Onca ağır lafların ardından Suudi Arabistan ve BAE ziyaretlerinin amacı ‘kaynak’ bulmak, yani ‘seçim başarısı’nın finansmanıydı. İsrail ile yakınlaşma arayışının esas nedeni ise ABD ve uluslararası finans çevreleriyle AKP iktidarı arasındaki buzları Yahudi lobisinin eritebileceği beklentisi. Tabii ki bu da seçim için; ABD başkanı Biden’la ‘sıcak ilişki’ pozları verilsin, kredi muslukları biraz açılsın… Mevzuu bu.

İktidarın dış politikasının ana dinamiği, nasıl tanımlanırsa tanımlansın ‘ulusal çıkarlar’ değil. Bizzat söylüyorlar; ülke de devlet de millet de kendileri. Partileriyle, iktidarlarıyla, kendileriyle devleti özdeşleştirmiş bir anlayışa sahipler. Dolayısıyla, güttükleri hedef de ‘parti/şahıs çıkarı.’

Peki, partinin önümüzdeki bir yılda en büyük sorunu ne? Seçimi kazanmak, iktidar kalmak. O halde ülke ve devlet, devletin tüm araçları ve kaynakları ‘topyekun’ bu amacın gerçekleştirilmesi için ‘seferber’ edilebilir. Dış politika, şimdi kullanılmayacaksa ne zaman kullanılacak? Bu düşünme ve eylem tarzı ‘meşrulaştırma’ dahi gerekmez iktidarın gözünde.

Dış politika üzerinden kaynak devşirmek ‘kullanma’ yollarından birisi. Bu, kısmen sağlanıyor gibi. Bir diğeri ise gerginlik ve çatışma yoluyla ‘beka’ sorununu alevlendirmek. Böylece, yabancı kaynaklı paranın veya darphane banknotunun pompalandığı ekonomiye bir parça da ‘hamaset’ zerk edilecek. Yoksa, Suriye’nin kuzeyinde kontrol bölgeleri bir işe yaramazken yeni bir operasyonun anlamı yok. Durduk yere Yunanistan’la bu gerginliğin de bir açıklaması yok. Doğu Akdeniz’de sınır ve doğalgaz arama anlaşmazlıklarının zirve yaptığı dönemde bile böylesine tırmandırılmamıştı gerginlik. Üstelik, Ukrayna krizi sonrası Rus doğalgaz alımını durdurma kararı veren AB ülkeleri Doğu Akdeniz doğalgazı projelerine Türkiye’yi katmaya hazırlanırken bu celallenmeler pek bir anlamsız.

Neden, yakın dönemdeki birçok dış politika hamlesinde olduğu gibi iç politika, daha spesifik olarak da seçimler. Ekonomik krizin tabanını erittiğini gören, seçimlere kadar ekonomiyi düzeltemeyeceğini anlayan, bu arada kimlik siyasetinin de artık oy çelmek için pek işe yaramadığını fark eden AKP yeniden ‘beka’ söylemine dönmek niyetinde. Dış politikada sertlik, çatışma ve gerginlikler, sağı ve soluyla, dindarı ve laikiyle milliyetçiliğin esas geçer akçe olduğu bu toplumda kolayca ‘beka’ meselesine dönüştürülecek oldu-bittiler. Dış politikada çatışma ve gerginliklerin iktidarlar için bir rıza ve sadakat üretme yolu olduğunu bu toplum, hele de muhalifler öğrenmeden milletin ‘beka’ sorunu bitmez!

Sonu ‘beka’ sorununa çıkacak bir ‘macera’ seçimde yine de işe yaramayabilir. Halk, ekonomiyi batıran hükümetin bu sefer de bütün ülkeyi batırmaya yöneldiğini düşünebilir. Çatışmacı bir dış politika halka daha da ağırlaşan bir ekonomi faturası çıkaracaktır. AKP hamasetle ekonomiyi örtmeye çalışırken, her iki unsur da aleyhine dönebilir.

Özellikle muhalefet dış politikada halka savaş ve ölüm yerine barış, refah ve yaşam vadederse, gençlerin ölüme gönderilmesine, memleketin maceraya sürüklenmesine itiraz ederse, iktidarın oyununu bozabilir. İktidarın yoksulluğu, açlığı, adaletsizliği gizlemek için dışarda kavga aradığını deşifre eden bir muhalefet ‘bir seçim uğruna’ memleketin bir felakete sürüklenmesini durdurabilir.

Önümüzdeki seçimlerin ‘normal’ koşullarda yapılmasını sağlamanın yollarından birisi, iktidarın dışarda maceralara kalkışmasını engellemektir. Dış politikada maceralara heveslenen mevcut devletin toplumsal uzlaşıya dayanan rasyonel ve hukuksal bir aktör değil, bir parti aparatı olduğu, asıl işlevinin de partiye bir seçim daha kazandırmak olduğu unutulmamalı.

İHSAN DAĞI

DİKEN





YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI