www.ocianews.com/ bedava bahis bahis siteleri
Bugun...


Veli Tiryaki

facebook-paylas
Ekonomimiz Neden Kötüye Gidiyor!
Tarih: 16-05-2022 23:02:00 Güncelleme: 16-05-2022 23:12:00


Ekonomin en önemli parametresi güvendir. Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene bir daha dönmez.

Türkiye Dünya Enflasyon liginde hızla yükselişini sürdürüyor. Türkiye Hiper Enflasyon tehlikesi ile karşı karşıya.

Türkiye ekonomisi,  enflasyon sorununu çözemezse ve üretimi artırıcı bir ekonomi politikası ortaya koymazsa, yoksullaşma daha fazla olacak ve giderek halkın temel gıda maddelerine ulaşma imkânı ortadan kalkacaktır.

Türkiye’de görünen tablo yoksul, zenginin varlığını korumaktadır.

Bu politikalarla, Türkiye’nin enflasyon ve diğer makro sorunlarının çözümü mümkün değildir. Türkiye’nin temel sorunu, üretim yapmamaktan kaynaklanıyor.

Türkiye’de enflasyonun temel sebebi, maliyetlerden kaynaklıdır. Yani Türkiye’nin enflasyonu maliyet enflasyonudur. 

Türkiye’nin temel sorunu, üretim yapmamaktan kaynaklıdır. Maliyet enflasyonunun ana nedenlerinden bir nedeni ithal edilen ara mallardan kaynaklanmaktadır. Maalesef Ara malı üretemeyen bir ülke konumundayız.

Diğeri ise Vergi yapısı adaletsizliğidir. Bunun temel örneği, dolaylı vergilerin toplam vergiler içindeki payının %65 civarında olmasıdır. Dolaylı vergiler, ödeme gücünü kavrayamaz ve tersine artan oranlıdır. Bu durum gelir dağılımı çarpık olan ülkenin gelir dağılımını daha da kötüleştirecektir. Dolayısıyla, sosyal devlet vurgusu yapan ülkenin öncelikle bu durumu düzeltmesi gerekir. Ayrıca orta ve düşük gelir kesimlerinin kullandığı temel ürünlerdeki KDV oranlarının tamamen kaldırılması, sosyal devlet anlayışının gereğidir. Sonuç olarak, ekonomi ve maliye politikaları açısından bakıldığında, Türkiye sosyal devlet değildir.

Türkiye’de öncelikli olarak vergi sisteminde ciddi bir yenilenmeye ihtiyaç var. Vergi sisteminin adil olması gerekmektedir.

KDV yükünün geniş halk kitlesi üzerinden alınıp, yüksek gelir grubu üzerine aktarılması sağlanmalıdır. Ancak esas itibariyle, gelire göre vergi sistemi kurulmalıdır. Türkiye’de vergilerin önemli bir yükü orta ve düşük gelir grubunun üzerindedir. Vergi yükünün gelir grupları arasında adil dağılımının sağlanacağı bir sistem kurulmalıdır. Bunun yolu da, toplam vergi gelirleri içinde dolaysız vergilerin payının artırılmasıdır.

İçinde bulunulan zor şartlar sıkça söz edildiği gibi dış güçler, harici sebepler mi yoksa yönetenlerin aldığı anlık, değişken kararlar sonucu mu hangisi derseniz çoğunlukla alınan yanlış kararlar olduğunu söyleyebilirim.

TL’yi dolar karşısında değersizleştirdik hatta biz onu politika olarak yaptık.

Biz ne yapmışız? Dolar ve altın cinsinden borçlanmışız.  Bu sanki vatan hainliği, o kadar iş bilmezlik ki. Dış güçler diyoruz ya, dış güçleri getirseniz bu kadar kötüsünü yapamaz. 

Enflasyon oranı % 69.97, Merkez Bankasının politika faizi % 14, hazine borçlanma faizi % 27 ve piyasa faizi ise % 26 civarındadır

Nas dan yola çıkılarak ‘faiz sebep, enflasyon netice hipotezine bağlı bütün dünya faiz yükseltirken yüzde 14’e düşürülen faiz sonrası Nisan enflasyon oranı TÜİK’e göre TÜFE aylık yüzde 7.25, yıllık 69.97 (70 değil!), ENAG’a göre ise aylık yüzde 8.68, yıllık 156.86 olarak gerçekleşti.

Kur korumalı mevduat faizi ile paraları korunmakta ve bu fark hazineden vergilerle karşılanmaktadır. Örneğin, üç ayda kur korumalı faiz için ödenen para 13 milyar civarındadır. Bu para vatandaşın verdikleri vergilerle karşılanmaktadır. Yoksulların zenginleri finanse etmesidir.

Dünyanın her yerinde Merkez Bankalarının görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Yani enflasyonu önlemektir.

Yönetenlerine ve piyasalarına güven olmayan bir ülkeye kimse yatırım yapmaz; parasını KKM (Kur Korumalı Mevduat) veya yapılmak istenen enflasyon korumalı hesaplara yatırır risksizce beklemede kalır!

Türkiye ekonomisi, yukarıda da belirtildiği gibi enflasyon sorununu çözemezse ve üretimi artırıcı bir ekonomi politikası ortaya koymazsa, yoksullaşma daha fazla olacak ve giderek halkın temel gıda maddelerine ulaşma imkânı ortadan kalkacaktır.

Böyle giderse, Türkiye’nin önümüzdeki dönemlerde hiper enflasyonla karşı karşıya kalması kaçınılmaz olacaktır. Türkiye’nin 2022 enflasyonu böyle giderse %150’lerin üzerine çıkacaktır. 

16 liraya dayanan Dolar kuru dahada artacağı için dış borç stoku giderek artacaktır. Sadece Türkiye’nin 2022 yılında ödemesi gereken dış borcu 170 Milyar Dolara yakındır. Bu durum makroekonomik dengelerin önümüzdeki günlerde çok daha kötü olacağının göstergesidir.

Günümüzde Türkiye ekonomisinde ciddi bir maliyet enflasyonu söz konusudur. Çiftcinin ve lojistik sektörünün ana girdisi motorin ,Özellikle de üretimde önemli girdi olan enerji fiyatlarındaki artış, Türkiye’nin önümüzdeki dönemlerde enflasyon oranını daha fazla artıracaktır.

Maliyetlerde artış bir yandan fiyat artışlarına neden olurken, bir yandan da yüksek maliyetlerle üretim yapma imkanını azaltarak durgunluğa ve işsizliğe neden olmaktadır. Bu iki sorunun Türkiye’de yaşanması stagflasyonu ortaya çıkarmaktadır. Hatta bu duruma önlem alınmazsa, çok daha kötü olan slumpflasyon sorunuyla karşılaşılması kaçınılmazdır. Slumpflasyon ise, ekonomik çöküntü içinde enflasyonun yaşanmasıdır. Dolayısıyla Türkiye ekonomisinin stagflasyon içinde olduğunu belirtmek mümkündür. Hatta önlem alınmazsa ve küresel likidite de iyice kısılırsa, slumpflasyonun yaşanması da komplo teorisi olmayacaktır.





YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI