Atatürk ve Bandırma Vapuru
Mustafa Kemal, Ordu Müfettişliği yetkisini aldıktan sonra duygularını olağanüstü sözlerle şöyle anlatmaktadır:
Talih bana öyle uygun koşullar hazırlamış ki, Bakanlıktan çıkarken, duyduğum coşkudan dudaklarımı ısırdığımı anımsıyorum. Kafes açılmış, önünde geniş bir evren, kanatlarını çırparak uçmaya hazırlanan bir kuş gibiydim.
Atatürk ile Bandırma vapurunun kaderi İstanbul-Samsun arasındaki uzun ve geleceği belirsiz bir yolculukta kesişmişti.
Atatürk seyahat öncesi, Şişli'de ki evinde yol hazırlıkları ile meşgul olurken bir taraftan da güvendiği arkadaşları ile görüşmelerini sürdürüyordu. I. Cihan Harbi ardından Osmanlı donanması ağır hasar almıştı. Mevcut ve onarıma muhtaç olan gemiler de Almanya'ya bakım amaçlı gönderilmişti. Bu bakımdan Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarını Samsun'a götürmek için eldeki olanaklara uyularak Bandırma Vapuru ayrılmış ve geminin süvariliğine de 01.05.1919 tarihinde İsmail Hakkı Kaptan atanmıştı. O tarihte 41 yaşında olan Bandırma vapuru sürekli olarak Marmara Denizi kıyılarında çalışmış,
Karadeniz'e pek çıkmamıştı,
Karadeniz' in hırçın dalgalarına dayanma gücü ve direnci az olan bu gemi ancak Marmara'da çalışabiliyordu. Gemi
Karadeniz' e pek çıkmamıştı ama İsmail Hakkı kaptan iyi bir birikim sahibi ve
Karadeniz'i çok iyi tanıyan bir kaptandı. 21 yıllık kaptanlık sürecinde 5 yılını bil fiil
Karadeniz' de çalışmış, Hindistan ve Uzak Doğuya kadar gitmiş bir kaptandı. Mustafa Kemal Paşa tarafından Şişli'de ki evine çağrıldı. Kaptan eve vardığında Paşa tarafından nazik bir şekilde karşılanarak, üzerinde haritalar bulunan bir masaya oturması işaret edildi. Paşa kaptandan gemi hakkında bilgi istedi. Beraber gidiş rotasını saptadılar. Kaptan önce geminin özelliklerini anlattı, geminin 41 yaşında olduğunu, ama kısa bir hazırlık döneminden sonra bu yolculuğa hazırlıklı hale getirilebileceğini söyledi. Mustafa Kemal Paşa, anlatılanları sessizce dinledi, sonra da isteklerini söyledi. Yol boyunca gemi mümkün olduğu kadar kıyıya yakın bir rota izleyecekti. Bundan amaç düşman savaş gemilerinin muhtemel saldırılarından korunup en hızlı yoldan karaya geçmekti. Yolculuk Samsun'da noktalanacaktı. Muhtemel bir tehlike anında Sinop'a çıkabilirlerdi. Her şey gelişmelere bağlı idi. Kaptan izin isteyerek Paşa'nın yanından ayrılırken kafasında tek bir düşünce vardı. Bu değerli adamı ve arkadaşlarını sağ salim Samsun'a ulaştırmak. Bandırma vapurunun hazırlığı 16 gün sürdü. Bu arada Bandırma vapuru hakkında maksatlı maksatsız söylenti ve dedikodular da artmıştı. Şöyle ki;
Bu haberlerin o dönemde İsmail Kaptanı çok üzdüğü muhakkaktır. İsmail Kaptan Cumhuriyet kurulduktan sonra, 1930’larda yaptığı açıklamalarda;
Karadeniz’de beş yıl çalıştığını, gemideki iki adet pusulanın da sağlam olduğunu, kıyıya yakın rotaların takip edilmesinin tamamen
Atatürk’ün emri olduğunu söylemiştir. Daha sonra Durusu soyadını alan İsmail Hakkı Kaptan görevini tam anlamıyla kusursuzca yerine getirmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a hareketinden bir kaç gün önce eski ve yakın arkadaşlarından olup 1926 yılına kadar da beraber oldukları Rauf Bey’den (Orbay) aldığı bir habere göre seyahate işgal kuvvetleri komutanlığı tarafından izin verilmeyecekti. Ya da Bandırma Vapuru
Karadeniz'e çıktıktan sonra batırılacaktı. Aslında Galata rıhtımları Fransız, Sirkeci rıhtımları da İngilizler' in İşgali
altındaydı. Paşa bu varsayımları da göz önünde tutarak fikrini değiştirmiş Beşiktaş Akaretler ’de oturan annesi Zübeyde Hanımefendi ve kız kardeşi Makbule Hanımefendi'ye veda etmek için Beşiktaş'taki evlerine gitmiştir. Onlarla bir süre görüştükten sonra, Karargâhı ile beraber, Beşiktaş Vapur İskelesi'nden Askeri Sevk motorlarından birine binmiştir.
Atatürk ve arkadaşları Kız Kulesi açıklarında bekleyen Bandırma Vapuruna geçerek, Süvari İsmail Hakkı Kaptan’a hareket emrini vermiştir. Bandırma vapuru kalkıştan önce müttefikler tarafından denetlenmiştir. Bu denetimler için Mustafa Kemal Paşa;
Ne ahmaklık! Silahla cephane arıyorlar. Bizse, kafamızla inancımızı götürüyoruz, demiştir. İstanbul Boğazı’ndan
Karadeniz'e çıktıktan sonra hafiften esen rüzgâr birden şiddetlenmiş 192 tonluk gemiye yüklenmeye başlamıştı. Geminin İstanbul'dan hareketinden bir süre sonra, İngiliz İşgal Kuvvetleri tarafından bir destroyer gönderilerek, Bandırma Vapurunu geri çevirmek ya da batırmakla görevlendirilmişti. Fakat Bandırma Vapuru İngiliz işgal kuvvetlerinin planladığı rotayı takip etmediği için yakalayamamışlardır. Bandırma Vapuru 18 Mayıs 1919 günü Saat 12 civarı Sinop limanına girmiştir. Gemide konuk olarak bulunan Sinop Mutasarrıfı (Valisi) Mazhar Tevfik Bey bir sandalla limana geri dönerken, Mustafa Kemal Paşa bir ara arkadaşları ile birlikte Sinop'a çıkıp oradan da kara yolu ile Samsun'a gitmeyi düşünmüştür. Böylece takip eden savaş gemisinden kurtulmuş olacaklardı. Fakat kara yolcuğunun yol şartları nedeniyle deniz yolculuğundan daha çetin olacağı anlaşılınca bu fikirden vazgeçilerek vapurla yolculuğa devam kararı alınmıştır. Bandırma Vapuru 19 Mayıs 1919 Pazartesi günü sabah 08.15’de Samsun'a demir atarken, İsmail Hakkı Kaptan için yaşamının en mutlu anı idi. Bu güç görevi yerine getirebilmenin kıvancı içerisinde Allah'a şükrediyordu. Dil İskelesi açığına demir atan Bandırma Vapurundan taka aracılığı ile Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları, bugünkü Samsun Büyük Oteli ve Yaşar Doğu Spor Salonu arasında bulunan ilk adım anıtının olduğu yerdeki Fransızlardan kalma Dil (Reji) İskelesi'nden karaya ayak basmışlardır. 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a çıkan genç generalin kurtuluş harekâtını başlatacağını kimse bilmiyordu. Resmi görevi Samsun ve çevresinde başkaldıran bazı çeteleri yola getirmekti.