www.ocianews.com/ bedava bahis bahis siteleri
Bugun...



Durmak yok, yalana devam

"Biliyorsunuz Pazartesi günü, 6 siyasi parti olarak, geniş bir mutabakat zemininde hazırladığımız, Anayasa Değişikliği önerimizi, milletimizle paylaştık. Kurucu değerlerimize sadık kalarak, meclisi güçlü, yargıyı bağımsız, yürütmeyi de istikrarlı hale getirmek için, ortaya koyduğumuz bu önemli çalışma; ülkemizin kalkınması ve demokratikleşmesi yolunda, atacağımız adımları tariflerken; aynı zamanda, istibdata karşı, hürriyetin sesini savunuyor.

facebook-paylas
Güncelleme: 30-11-2022 13:19:26 Tarih: 30-11-2022 12:54

Durmak yok, yalana devam

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında kürsüden süt, peynir, yoğurt, patlıcan, domates, salatalık, limon, elma, pirinç ve şekerin fiyatını açıkladı.

 

Aziz milletim, değerli milletvekilleri, sevgili gençler, kıymetli basın mensupları;

Biliyorsunuz Pazartesi günü, 6 siyasi parti olarak, geniş bir mutabakat zemininde hazırladığımız, Anayasa Değişikliği önerimizi, milletimizle paylaştık.

Kurucu değerlerimize sadık kalarak, meclisi güçlü, yargıyı bağımsız, yürütmeyi de istikrarlı hale getirmek için, ortaya koyduğumuz bu önemli çalışma; ülkemizin kalkınması ve demokratikleşmesi yolunda, atacağımız adımları tariflerken; aynı zamanda, istibdata karşı, hürriyetin sesini savunuyor.

Tabi biz, bu önerimizle; kuvvetler ayrılığının tesisi, Partili Cumhurbaşkanı döneminin sonu, meclisin etkin denetimi deyince; iktidardakileri, hemen bir rahatsızlık alıverdi…

Akademik özerkliğin, hakimlere coğrafi güvencenin geldiğini görünce, rahatsız oldular.

Temel hak ve hürriyetlerin, tüm devlet organlarını, bağlayıcı hale getirildiğini, insan onurunun, anayasal düzenin temeli olarak düzenlendiğini, hürriyeti sınırlamanın, istisna olduğunu görünce, tedirgin oldular.

Sağlık hakkının, çevre hakkının ve elbette hayvan haklarının, ilk kez, anayasal güvence altına alınmasının önerildiğini görünce, mutsuz oldular.

Yurt dışında yaşayan Türklerin, hak ve menfaatlerini korumanın, devletin bir görevi olarak benimsendiğini,  ve mecliste, yurt dışındaki vatandaşlarımızın da, temsil edilmesi için, 15 milletvekili ayrıldığını görünce, paniğe kapıldılar.

Elbette bu durumu yadırgamıyoruz.

Sayın Erdoğan’ın dediği gibi: “Bunlar daha iyi günleri…”

Çünkü, daha yeni başlıyoruz.

Bu arkadaşlara, daha çoook, panik atakları yaşatacağız.

Durmadan, dinlenmeden, yorulmadan çalışmaya, ve saraydaki sefaya alışanların rahatını, her adımımızla bozmaya, itinayla devam edeceğiz.

Hiç kusura bakmasınlar.

Bu vesileyle;

Anayasa değişikliği çalışmamızda, emeği geçen,  tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Bu önerimiz, İYİ Parti olarak, Büyük Türk Milleti’ne verdiğimiz sözün, bir kez daha, gür bir sesle tekrarıdır.

İstibdatın bitişine AZ KALDI!

Hürriyete AZ KALDI!

Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye’ye, çok AZ KALDI!

Kimse merak etmesin!

Aziz milletim;

Artık, ülkemizin her yanını saran, adaletsizliğin, liyakatsizliğin ve keyfiliğin, bir başka örneği de, maalesef, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanıyor.

Ülkemizin, en değerli kurumlarından biri olan, Boğaziçi Üniversitesi’nin,  bütün köklü gelenekleri ve nitelikli eğitim kalitesi, yerle bir edilmek isteniyor.

Üniversitemiz, zincirleme biçimde; hoyratça bir siyasi kadrolaşmaya, liyakatsiz atamalara, sarayı aratmayan, ucube bir yönetim anlayışına, sahne oluyor.

18 Ocak 2022’de, üç fakültenin seçilmiş dekanları, mesnetsiz suçlamalarla görevden alındı.

Ardından, 4 Mart 2022’de,

üniversiteyle hiçbir ilgisi olmayan, üç akademisyen, tepeden indirme yöntemiyle, aralarında, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin de bulunduğu, üç fakülteye, dekan olarak atandı.

Bu kişiler, akademisyen bile olmadıkları üniversitede,  dekan sıfatıyla, yönetim kurullarına girdiler.

Öğrenciler ve akademisyenler aleyhinde, yüzlerce soruşturmaya katıldılar. Üniversitedeki işleyişi, hiç bilmedikleri için, usulsüz, hukuksuz, kararlar aldılar.

Bu kararların tamamı da, öğrenciler ve akademisyenler tarafından, yargıya taşındı.

Peki bu kararlar neydi biliyor musunuz?

Mesela;

Geçtiğimiz Ekim ayında;

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde, İşletme Bölümü‘nün, seçilmiş başkanı, ceza verilerek görevinden alınıyor.

Tepeden inme dekan da, onun yerine, kendisini, bölüm başkanı olarak atıyor.

Evet yanlış duymadınız, kendisini atıyor.

Bu dekan, Türkiye’nin, en yüksek puanlı işletme bölümüne, kendi alanı olmamasına rağmen, hukuksuz bir şekilde, vekaleten bölüm başkanlığı yapıyor.

Rezalet, maalesef burada da bitmiyor.

Bu Kasım ayında, Ekonomi Bölüm başkanı da, aynı şekilde görevden alınıyor.

Ekonomi Bölümü‘nde idari açıdan,

oldukça tecrübeli akademisyenler olmasına rağmen,

aynı dekan yine, tamamen usulsüz ve hukuksuz bir şekilde, kendisini buraya da atıyor.

Böylece Türkiye’nin, en yüksek puanlı ekonomi bölümüne, ekonomiyle alakası olmayan bir dekan, adeta, “ben aslında ekonomistim” diyerek, saray sakinlerinden alıştığımız, buram buram cehalet kokan bir özgüvenle, vekaleten bölüm başkanlığı yapıyor.

Bu sayede;

İçerisinde 3 bölüm olan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi‘nin, 2 bölümüne, bu her konunun uzmanı dekan arkadaş, vekaleten başkanlık yapıyor.

Şimdi hepiniz, bu “Erdoğanımsı” dekanın, kendi alanı nedir diye, merak ediyorsunuz değil mi?

İşte o da, 3’üncü bölümde saklı…

Bu arkadaşın alanı, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkilermiş…

Ancak ne hikmetse, kendi alanına bir türlü başkan atamıyor.

Peki neden biliyor musunuz?

Çünkü, bu dekan arkadaş, kendisini, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümüne, akademisyen olarak atatmak için uğraşıyor.

Bu yüzden de, herhalde göze batmamak için, bu bölüme, vekaleten başkanlık yapmıyor.

Çünkü esas amacı, asaleten başkan olmak…

Hatta, bunun için çalışmalara da, Ağustos ayında başlıyor.

Bölümün ve fakültenin, hiçbir talebi olmamasına rağmen, kadro kullanma izin talebi için, YÖK’e gidiyor.

YÖK de, her zamanki ciddiyetsizliğiyle, Fakülte Yönetim Kurulu ile, bölümün onayı olmamasına, ve yapılan tüm itirazlara rağmen, dekanın talebini onaylayıp,

27 Ekim 2022’de, kadro ilanı çıkıyor.

Üstelik ilanda, doktora tezinin başlığına kadar, tüm koşullar da, bu arkadaşın, akademik geçmişiyle yakından örtüşüyor…

Yaa, bakın siz şu tesadüfe…

İşte tüm bu rezillik,Boğaziçi Üniversitesi’nin, ne denli hedef alındığını,kişisel çıkarlar ve rant arayışları için, ne denli tahrip edildiğini,çok net bir şekilde, ortaya koyuyor.

Bu durum;

Ülkemizdeki, her gelir grubundan, en parlak çocuklarımızın,

alınlarının teriyle girip,

kamu kaynaklarıyla, dünya standardında eğitim aldıkları,

saygın bir üniversitemizin;

liyakatsizlikle, kayırmacılıkla ve keyfilikle, düşürüldüğü durumun özetidir.

Boğaziçi Üniversitesi’ni esir alan, bu örnek;

Ülkemizdeki, en büyük sorunlarımızdan biri olan; tepeden inme ve liyakatsiz atamaların, ahbap çavuş ilişkisiyle, yürütülen işlerin, ortak akıl ve demokrasiden uzak, yönetim anlayışının, ibretlik bir iz düşümüdür.

Bu vesileyle;

Bu arkadaşa, işgal ettiği dekanlık ile başkanlıklara, çok alışmamasını tavsiye ediyor;

içinde bulunduğumuz dönemde, keser ve sapın hızla döndüğünü,

ve hesap gününün, artık çok yakın olduğunu, hatırlatmak istiyorum.

Ayrıca;

İki yılı aşkın süredir, maruz kaldıkları hukuksuzluk karşısında,

hakkını arayan,

her gün, nöbetler tutarak, bu ahlaksızlığa itiraz eden,

demokratik, özerk ve özgür bir üniversite hayalinden vazgeçmeyen, Boğaziçi Üniversite’mizin tüm akademisyenlerine ve öğrencilerine, her zaman yanlarında olduğumuzu, bir kez da söylemek istiyorum.

Siz hiç merak etmeyin;

Yaşadığınız bu kabus bitecek!



HABER VİDEOSU








Etiketler :

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SİYASET Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI