TARİH VATAN HAİNLERİNİ AFFETMEYECEKTİR.

            Tarih, vatan hainlerini, onları seçenleri ve destekleyenleri asla affetmeyecektir. Çünkü; ülkemin içine bomba koyan, bölmek ve eyaletlere bölmek isteyen bir yönetim anlayışı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yok olması demektir. Bırakın tarihin affetmesini, vatan hainliği suçuyla divan-ı harpte yargılanması da mutlak olacaktır.

Sadece ülkemin değil, dünya devletlerinin saygı duyduğu, değer verdiği büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Osmanlı’nın çöküşü ve son padişahın ülkeden kaçmasıyla saldırıya geçen ülkelerin önünde siper olan bir avuç Türk halkıyla ülkeyi savunan, savaşlarla vatan mücadelesi yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eserlerini hoyratça yok edemezsiniz, satamazsınız. Hele ki Cumhuriyetimizin ilanı ile teşkil edilen Anayasamızın değiştirilemez olan ilk dört maddesini bırakın değiştirmeyi, değiştirmeyi aklınızdan dahi geçiremezsiniz, aksi takdirde vatan hainliği suçunu işlemiş olursunuz ve Türk halkı sizleri kesinlikle affetmez. Türkiye Cumhuriyeti, masa başında anlaşmayla kazanılmış bir ülke değildir, bağımsızlık savaşları, iç düşmanlarla geçen çatışmalarla geçen yıllar sonra kazanılan bağımsızlığımız kesinlikle bir iktidarın kendi başına buyruk çalışmalarıyla kaybedilemez. Milliliğinden dahi şüphe duyduğumuz dış mihrakların kontrolündeki yönetimin Anayasamızın ilk dört maddesini ve ülkenin bölünmesine yönelik çalışmalarını asla izin vermeyeceğiz. Demokrasinin gereği olarak T.B.M.M. deki siyasi partilerin milletvekillerinin, STK’ların ve tüm sorumlu yöneticilerin gereğini yapacağına inansak da, aksi durumda referandum sandığı halkın önüne gelirse, ülkeyi yönetenler, geçmişte Cumhurbaşkanlığı sistemi ve diğer referandumlardaki gibi bir beklenti içinde kesinlikle beklenti içine girmesinler. Anayasamızın yenilenmesine ihtiyaç var havasıyla asıl amacın ilk dört maddesinin değiştirilmesi söz konusu olduğunu 84 milyon Türk halkı çok iyi biliyor. Hani bir tabir vardır ya, “karakolda doğruyu söyler, mahkemede şaşar.” Diye !!!! İşte iktidarın ve partili Cumhurbaşkanının yapmak istediği de buna benziyor. Kendini halka Atatürkçü gibi lanse edip, T.C. tazılarını, Atatürk büst ve resimlerini resmi dairelerden kaldıran, andımızı okullardan kaldıran, Atatürk düşmanı Fesli Kadir’i adam gören bir yönetimi kabul etmiyoruz. Cumhurbaşkanı tarafsız olsaydı, partili olmasaydı durum böyle olmazdı ve halkı ayrıştırmazdı. Tarikatlarla yönetilen bir yönetim anlayışı, yatılı tarikat yurtlarında kız, erkek ayırımı yapılmadan çocukların tecavüzleriyle gündemden düşmedi. Gerçek din adamlarını tenziye ederek diyebilirim ki, sapkın, sapık din kisvesi altında haram saltanatına kapılmış binlerce kendini bilmez din adamları kul hakkı yerlerken, saltanat içinde görevlerinin karşılığından kat be kat fazla maaşlar alırlarken, asgari ücretle geçinmeye çalışan aileleri düşünmemektedir. Hele 10000 tl. maaşla açlık sınırının altında Pazar tezgahlarının artıklarını toplayan, ucuz et ve ekmek alabilmek için saatlerce kuyruklarda beklerken kalp krizinden ölen zavallı  emeklileri görememekte, saltanat sofralarında burunlarından gelinceye kadar yemekte, kalanları da çöpe atmaktadır. Bunlar mı bizlere kul hakkını, dinimizin güzel kurallarını anlatacak? Tabi ki hayır!! Arkadaşlar; bugün 23 NİSAN, bugün sadece çocuk bayramı değil, bugünkü çocuklarımızın yarınlarda büyüdüklerinde de Milli Egemenlik Bayramıdır.              

Dış mihrakların ülkemizin iç işlerine karışarak, emellerini yerine getirecek yöneticilerle ülkeyi bölmeye yönelik çalışmalarına hayır diyelim.  Bu konuda yerel yönetimler için yapılan seçimlerdeki tercihlerimizi bundan sonra da vatanın bölünmez bütünlüğü ile ilgili hassasiyetimizi Anayasamızın ilk dört maddesinin değiştirilmemesi konusunda da gösterelim.  Dini Bayramlarımızı ve Milli Bayramlarımızı bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak yüz yıllarca kutlamak arzusu ile herkesin Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramını en içten dileklerimle kutlarım.  Saygılarımla