Türkiye sancılı farklı devletin gücü ile mücadele eden bir seçim süreci yaşadı. Seçimlerde Akp, hep eleştirdiği  Koalisyon iktidarlarının adını değiştirerek şimdi İttifaklar ile yaşıyoruz.

Bir tarafta CHP, İYİ Parti, Saadet, Deva, Demokrat, ve Gelecek Partisinden oluşan Millet İttifakı, karşı tarafta ise, 6.lı diğer masa AKP, BBP, MHP, Hüda-Par, Yeniden Refah ve DSP’den oluşan Cumhur İttifakı.

İttifakların girdiği iki seçimde de, Millet İttifakı 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta yapılan seçimleri kaybetti. Sebepleri partilerin organlarında tartışılıyordur. Ancak kamuoyu bu tartışmalardan bi haber. İYİ Parti kongre yaparak kadrolarında önemli değişiklikler yaptı. Meral Akşener MYK seçimlerinde delegenin çizdiği hiçbir partiliyi Divan’a almayarak tabanın sesine kulak vererek değişimi başlattı.

Sadece sekiz ay sonra gerçekleşecek yerel yönetim seçimlerinde başarılı olabilmenin ön koşulu, ertelemeksizin bu seçimin sonuçlarına ilişkin tüm partilerin ÖZ DEĞERLENDİRME yapılmasıdır.

Evet, Sorunu ya da çözümü öteleme lüksümüz yoktur. Türkiye’nin içinde bulunduğu ağır ekonomik buhran, 11 ilimizi kapsayan yıkıcı depremin sonuçları ve 2018’de hayata geçen başkanlık sisteminin tüm yaşam alanlarımızda yaratmış olduğu olumsuzluklara rağmen AKP’nin bu seçimi kazanabilmiş olmasının, muhalefetin ise kaybetmiş olmasının nedenleri üzerinde de mutlaka durulmalıdır.

“Başarının anası da babası da çoktur. Yenilgi ise yetimdir.” derler ya. Şimdi o YETİM’i konuşmak zamanı.

Millet ittifakı, Hem cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetti, hem de TBMM’de istenilen hedefe ulaşamadı. Kimileri Akşener’in kazanacak aday söylemine takılsa da bunun gerçek sebepleri bu kadar basit olamaz.  Ancak AKP’nin başarılı bir propaganda ile millet ittifakını PKK ile yan yana gösterme başarısını görmeden geçemeyiz.

İşin özü “Cumhur ittifakı kazandı!” 14 ve 28 Mayıs tarihlerinde yapılan TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçimi kaybedilmiştir. Bu sonuç, Millet İttifakını oluşturan tüm siyasi partileri içine alan ortak bir yenilgidir.

Bu nedenle seçim bitti ama tüm tartışmalar CHP ve Genel Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden devam ediyor. İYİ Parti Olağan Genel Kurulunu yaptı Meral Akşener yönetimini baştan aşağı yeniledi. Seçimde de güven tazeledi. Millet İttifakının diğer bileşenlerinde çıt yok. Kılıçdaroğlunu Cumhurbaşkanı adayı yaparak kat be kat alacaklarını aldılar.   Gelecek, Saadet, Deva, Demokrat Partilerin böyle bir derdi yok. Seçimlerde çalışmadan potansiyellerinin onlarca katı vekile (38 Milletvekili) sahip oldular. Hayallerinde bile olmayan Gelecek ve Saadet Partisi grup bile kurdu.

Seçim sonuçlarını değerlendirirken, TBMM seçiminde CHP’nin almış olduğu yüzde 25.33’lük oy oranının çok iyi irdelenmesi gerekmektedir.

CHP listelerinden seçime girerek 38 milletvekili kazananmış bu dört siyasi partinin, yüzde 25.33’lük oy oranına katkısı ne olmuştur?

Bunu neden kimse sorgulamaz.?

Bu oranın analizi neden yapılmaz. Nerede bu partilerin 38 vekillik oyları.

Siz sorgulamadan, Akşener’e kızmaya devam edin.

CHP’ye eklemlenerek milletvekili kazanan dört siyasi partinin oy oranlarının ne olduğu kadar, bu oran içinde CHP’nin gerçek oy oranının ne olduğu sorusunun da doğru cevabının elde edilmesidir. Bunu da doğru irdelemeliyiz…

Sandıklarda Muhaliflerden TİP ve Zafer Partisi dışında müşahidi olan parti yoktu. CHP ve İYİ partinin de Sandıkların çoğunda maalesef müşahidi yoktu. Hatta sandık görevlileri eksikti.

Aydında bir Türkiye Gönüllüsü değerli bir Doktor arkadaşım CHP İl başkanını aradı sandıklarda müşahidiniz yok bazı sandıklarda görevliniz eksik dedi. CHP il Başkanı teşekkür edeceğine, Doktor Türkiye Gönüllüsüne sen kim oluyorsun koskoca il başkanını arıyorsun diye azarladı. Evet CHP’nin oylarına sahip çıkmak isteyen bir gönüllü birde azar işitti. (Bilgileri İsteyen yetkiliye bilgi ve kayıtları verebilirim)

Başarısızlığın nedenleri arasında karşı tarafta devlet / parti gücünün birleşmiş olması, antidemokratik ve eşit olmayan koşullarda yürütülen seçim kampanyasının etkisini görmezden gelemeyiz.

CHP Seçim başarısızlığıyla ilintili olarak partinin MYK’sının kısmen yenilenmesi, Parti Meclisi düzeyinde seçime dair değerlendirme yapılmış olması yeterli değildir. Şeffaf bir öz eleştiri ve öz değerlendirme yapmak zorundadır.

Sorunu ya da çözümü öteleme lüksümüz yoktur. Sekiz ay sonra gerçekleşecek yerel yönetim seçimlerinde başarılı olabilmenin ön koşulu, ertelemeksizin bu seçimin sonuçlarına ilişkin ÖZ DEĞERLENDİRME yapılmalıdır. Dokuz ay sonra yerel seçimlerin yapılacak olması, “şimdi zamanı değil” mantığıyla değil, “tam da şimdi zamanı” mantığıyla özeleştiri ve öz değerlendirme yapılmak zorundadır.

Mesele KİM GİTSİN, KİM GELSİN sorularının yanıtını aramak kadar basit değildir.

Mesele YENİ BİR YOL HARİTASININ belirlenmesidir.

Zaman DEĞİŞİM ve YENİLENME zamanıdır.

Başını Ellerin Arasına Alıp Düşünme zamanıdır. Nerede hata yapıyoruz diyebilmeliyiz…