Türkiye’nin bir çok yerinde de olduğunu bildiğimiz yerel siyasete etki etmeye çalışan Belediye Başkanları sorunu Aydın siyasetinde de yaşanıyor.
Belediye Başkanları ellerindeki belediye imkanlarını kullanarak yerel siyasete yön veriyor.
Yerel siyasette en yerleşik hastalıklardan biri belediye başkanlarının kendilerini derebeyi sanmaları. Bu anlayışın partisi yok.
Belediye başkanları kendileri gibi seçilmiş olan teşkilat başkanlarını kontrolleri altına almaya çalışıyor, siyasete ve örgütlere müdahale ederek kariyer planı yapmaktan geri durmuyor. Başkanlar, kentin efendisi benim anlayışı ile örgütü dizayn ediyorlar, yetmiyor kendisine rakip gördüğü herkesi düşman ilan ediyor. İktidar nasıl koltuktan kalkmak istemiyorsa onlar da derebeyliklerine kimse dokunmasın istiyor.
Bu nedenle de kentin efendisi benim anlayışı ile örgütü dizayn ediyorlar, yetmiyor kendisine rakip gördüğü herkesi düşman ilan ediyor. Siyaset daha buralarda demokrasiyi zehirleyen karmaşık ilişkiler haline dönüşüyor.
Siyasi partiler, Tek adam rejimine dönüşen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini eleştirmekten geri kalmıyor ancak yerelde kendi partilerinin oluşturduğu “Tek adam (madam) Rejimi”ne ses çıkarmıyor.
Bir İlçe düşünün belediye başkanı 4 ilçe başkanının istifasını sağlıyor. Demek ki hızını alamıyor sonra ardında bir çok şaibe ve dedikodu bırakarak İktidarda olan partiye geçiveriyor.
Belediye Başkanları ellerindeki belediye imkanlarını kullanarak yerel yerlerde siyasete ve örgütlere müdahale ederek kariyer planı yapmaktan geri durmuyor. İş, ilçe, il delegelerini seçmekle başlıyor… Delegelerin önemli bir kısmı Belediye çalışanlarından seçilmesi sağlanıyor.
Kamu parası ile siyasete yön verip, ömür boyu saltanat kurmak peşindeler…
Demokratik siyaset bu mudur?
Bu Başkanların dosyası kabarık: Belediye istihdamını kendi siyasi çıkarı üzerinden yapmak mı dersiniz, sabah akşam parti örgütüne ayar verme çabası mı, milletvekili adaylarının listesine müdahale etmek mi, hatta kamu parası ile kimi televizyonlarla akçalı ilişkiler üzerinden muhalif gördüklerine televizyon yasaklatmak mı, sahte anketler düzenletip genel merkezleri etkilemeğe kalkmak mı, partinin yetkililerine partinin kentteki durumu üzerine objektif rapor yazıyor gibi halk iradesini ve siyaseti planlamaya kalkmak mı?
Madem ‘yeniden inşa’ zamanı bu minik derebeyliklerin de yıkılması gereken zamanlar…
6’lı masa, Anayasa değişiklik paketini Devletin yeniden inşası, cumhuriyetin demokratikleşmesi hedefini gerçekleştirecek diye lanse etti. Tek adam rejimine dönüşen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine son vermeyi amaçlayan ortak bir resmi öneri metni toplumda heyacan yarattı. Bu Anayasa değişikliğinde yerelde oluşan Tek Adam Rejimlerinin de ele alınmasını bekliyoruz. O yerleşik kokuşmuş anlayış ve yapıların da süratle yerle bir edilmesi lazım. ‘Türkiye çürürken siyaset kurumu da çürüdü’
Yolsuzluk iddialarından hiç söz etmeyeceğim. Rantsal ilişkililer de partilere göre değişmiyor, inanın hiç fark yok.
V.T