ÖKÜZ

31 Mart 2024 yerel seçimlere az bir süre kaldı ama Türkiye siyasetinde değişen bir şey yok.

20 yılı aşkın bir süredir tahterevalli misali toplumsal yapı yönlendirilerek seçilen hükümet ve muhalefet belediye başkanları sanki hiçbir şey olmamış gibi, geçmişte ve halen hiçbir şey yaşanmıyor gibi vaadlerde bulunup saçma hedefler belirliyorlar.

Mahalle muhtarının seçimi bile genel seçim havasına bürünmüş, sanki herkes anasından siyaset bilimci olarak doğmuş gibi davranıyor.

En basitinden İzmir’den örnek vereyim CHP belediye başkanları sanki yönetimde hükümet partisinden birileri yönetimdeymişçesine propoganda yapıyorlar.

İthal aday, mevcut belediye yönetimindeki bürokratın yeniymiş gibi aday gösterilmesi, yıllarca yapılmayan yolların yapılacağı taahhüdü, kent lokantaları, olması zorunlu olan dürüstlük gibi meziyeti seçim sloganı olarak belirlenmesi gibi absürt durumlar.

Hükümet partisinin durumu da pek iç açıcı değil, kendi partisinin logosunu kullanmaktan imtina eden başkan adayı, CHP ve diğer yancı muhalefet partilerinin tepki veya bölme oyları üzerine kurgulanan seçim stratejisi.

Yerel seçim değil de genel seçim havası, son kale naraları, genel sorunlar üzerinden yerel siyaset yapma, yerele çeki düzen verme isteği vs vs. Kayıkçı kavgası kuklalar savaşı ile siyaset sahnesinde tiyatro oynuyorlar. Kazanan hep siyasetten geçinenler olacak, kimi seçerseniz seçin kaybeden Millet olacak ne yazık ki.

Büyükşehir yasasıyla köyler kapatıldı, muhtarlar işlevsizleşti, demokratik yaşamın ilk ve en önemli basamağı olan muhtarlık müessesesi devletten oturduğu yerden maaş alan asalakların mekanı durumuna düşürüldü. Oysa ki muhtarlık devletin en küçük birimiydi. İnsanlar muhtarları aracılığı ile doğrudan devletle temas kurabiliyor, devleti yanı başlarında görüyor ve halktan kişiler muhtarlık vasıtasıyla yönetime katılabiliyordu. Köyde muhtar nikah kıyabiliyordu, zarar ziyan konularında ceza kesip tahsil edebiliyordu, vs vs muhtar Türkiye Cumhuriyetinin hücresel yapısıydı… Şimdi işlevsiz muhtarlar, güç odaklarının etkisindeki başkanlar, yetkisi elinden alınmış milletvekilleri seçiliyor.

Türk milletinin önüne CHP – AKP ekseninde yancı partiler ile birlikte kırk satır mı? Kırk katır mı? Tercihini koyuyorlar. Hangisini seçmek istersiniz? Seçimden sonra ne değişecek, hükümet veya muhalefet veya yancı partiler sesinize, isteklerinize kulak mı verecekler ? Böyle bir durum mümkün değil. Madem ki seçtiniz sonuçlarına katlanın diyecekler. Kırk katır ile kırk satır arasındaki siyasete hayır demek gerekiyor. Atatürk veya dincilik veya bölücülük veya milliyetçilik veya mülteci karşıtlığı vs vs söylemlerinin altından ya katır ya da satır seçeneği çıkıyor. Söz değişiyor sonuç aynı.

Ben insanlık tarihinin beşiği olan Türk Milletindenim, geçmişimizde/söylencelerimizde Bozkurt var, demirden dağlarda yol gösteren. Mezbahaya giderken kasabın bıçağını yalayan öküz değilim…

Tanrı Türkü Korusun ve Yüceltsin.